Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Türkiye’de birçok ticarethanenin, kurucuları öldükten sonra aile içerisindeki anlaşmazlıklardan ötürü ikinci jenerasyona dahi geçemediğini söyledi. Koç, kendilerinin ise üçüncü jenerasyon olan bayilerinin bulunduğunu hatırlattı.
Rahmi Koç, Koç Topluluğu yayını Bizden Haberler dergisinin Koç Topluluğu’nun kuruluşunun 95. yıl dönümüne özel sayısında değerlendirmelerde bulundu.
Koç değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
Türkiye’de 100 seneyi aşkın şirketler daha ziyade yabancı kökenli kuruluşlardır. Benim bildiğim, tamamı Türk sermayesi olan ilk şirket Hacı Bekir Lokumcusu ve Akide Şekerleri’dir ve şirketi beşinci kuşak yönetmektedir.
Babamızın bize en büyük nasihati, kurduğu ve teslim ettiği Vehbi Koç Ticarethanesi’nden sonraki gelişmelerde, işleri devam ettirmemiz, sorunlar karşısında birbirimize sarılıp, ufak tefek anlaşmazlıkları bir tarafa bırakarak, kendisinin kurduğu bu müesseseyi ve Koç ismini iyi bir şöhretle devam ettirmemizdi.
Vehbi Koç, “Borçlarımı sonuna kadar ödemek durumundayım” felsefesini ilke edinmişti
Vehbi Koç, “Alacaklarımı belki tahsil edemem ancak borçlarımı sonuna kadar ödemek durumundayım” felsefesini ilke edinmişti.
Bunun içindir ki işin başlangıcında çok yüksek öz kaynakla çalışmış, bu da birçok bankacı tarafından tenkit konusu olmuştu. Koç Topluluğu’nun geçirdiği safhalar şu şekildedir;
- Küçük bir ticarethane
- Daha ziyade İstanbul’daki ithalatçılar ile gayrimüslim tüccarlardan tedarik süreci
- Doğrudan ithalat ve mümessillik
- Montaj ve yarı imalat
- Tam sanayi
- İhracat ve yurt dışına açılım
“Ortaklıklar aynen evlilikler gibi, hassas konulardır”
Yerli veya yabancı olsun ortaklıklar aynen evlilikler gibi hassas konulardır, çok dikkatli davranış ve hareket isterler. Hiçbir zaman fevri ve hissi davranışları kaldırmaz ve böyle davranışlarla başarılı olunamaz. Bu işin içinde darılmak, küsmek veya bıkmak yoktur. Esas gaye, işin selametidir. Koç Topluluğu daima kanunlara sonuna kadar riayet etmiş, saygılı davranmış ve her zaman vergilerini vaktinden evvel ödemiş bir kuruluştur.
“Bankacılık sektörüne geç girdik”
Zaman zaman Koç Ailesi menfaati ile Holding’in menfaati örtüşmemiştir. Bu da işin tabiatı icabıdır ve bazen aile şapkasını çıkarıp holding şapkasını giyerek karar vermek durumunda kalmışızdır.
Ben zamanında üç sektöre girmek istedim, ancak o vakit idare heyetimiz bunları benimsemedi.
1- Bankacılık sektörüydü; geç girdik. Vehbi Koç, İş Bankası’nı kendi bankası gibi benimserdi. Şayet bir banka kurarsa, onlara rakip olur diye çekindi. Diğer bankalardan kredi almasının zorlaşacağını düşündü. Hâlbuki o dönem Akbank’ın sahibi Sakıp Sabancı’ya kredi vermek için tüm bankalar sıraya giriyordu.
2- Armatörlük işine girelim diye teklif ettim. İdare meclisimiz o vakit Türk Lirası convertible olmadığı için başarılı olamayacağımızı düşündüklerinden bunu kabul etmediler. Misal olarak bir gemimiz Hong Kong veya Güney Afrika’da bir arıza yaparsa o günkü şartlarla nasıl para göndeririz diye endişe ettiler.
3- İhracat yapalım diye çok zorladım. Ancak dâhili ticaret kolay ve kârlı olduğundan, dışarıda da o vakit organizasyonumuz bulunmadığı için rekabet gücümüzü zayıf buldular. Ayrıca paramızın da convertible olmamasını bahane eden müdürlerimiz uzun vakit ayak sürüdüler.
“İnişli-çıkışlı bir ekonomide, 95 sene iş yapmak hiç kolay olmadı”
Koç Grubu da bu hareketten nasibini aldı. Bugün Türkiye’nin toplam ihracatının %7’sini biz yapıyoruz. 1995’te Koç Holding Fortune 500 sıralamasına girdi ki listede yer alan tek Türk şirketidir. Grubu büyüterek, liderlik pozisyonumuzu düşürmeden, bu denli inişli-çıkışlı bir ekonomide, yüksek enflasyonu dönemler de dâhil 95 sene iş yapmak hiç kolay olmadı.