Almanya’da aşırı sağcı eğilimleri ve Türk karşıtı söylemleriyle bilinen Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi, ABD ve Almanya arasında diplomatik bir krize neden oldu. AfD’nin Almanya iç istihbarat servisi tarafından “aşırı sağcı” ilan edilmesine Washington’dan gelen destek, Berlin yönetiminde tepkiyle karşılandı.
İSTİHBARATIN KARARI KRİZİ TETİKLEDİ
Almanya anayasasını korumakla sorumlu iç istihbarat servisi, son seçimde ülke genelinde ikinci parti konumuna yükselen AfD’yi resmen aşırı sağcı olarak tanımladı. Bu kararın ardından partinin liderleri Alice Weidel ve Tino Chrupalla, uygulamanın “siyasi amaçlı” olduğunu öne sürerek demokrasinin yara aldığını savundu.
ABD’DEN SKANDAL DESTEK
Karara en dikkat çekici destek ise ABD’den geldi. Başkan Donald Trump’ın yönetiminde önemli bir isim olan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Almanya’nın AfD’ye karşı aldığı tutumu “Berlin Duvarı’nı yeniden inşa etmek” şeklinde tanımlayarak sert tepki gösterdi. Vance’in açıklamaları Almanya’da büyük öfke yaratırken, NATO müttefikleri arasında yeni bir diplomatik kriz sinyali verdi.
TRUMP YÖNETİMİ FAŞİZME DESTEK Mİ VERİYOR?
Gelişmeleri değerlendiren gazeteci-yazar Ardan Zentürk ise olayın sadece bir siyasi çatışma olmadığını vurguladı. Kendi YouTube kanalında değerlendirmelerde bulunan Zentürk, Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte dünyada “faşist enternasyonal” kurma çabalarının hızlandığını belirtti.
Zentürk, “Trump faşist enternasyonal kurmaya çalışıyor. Bunu başardığı an Amerika’nın başından gitmeyecek. Resmen batı demokrasilerini yok edip sadece diktatörler ve faşistlerle başa kalmak istiyorlar” diyerek küresel ölçekteki otoriterleşme eğilimlerine dikkat çekti.
AFD’NİN TÜRK DÜŞMANLIĞI GEÇMİŞTEN BUGÜNE
AfD’nin Almanya’daki Türk toplumu karşıtı çıkışları ve göçmen karşıtı politikaları uzun süredir eleştiri konusu. Partinin özellikle İslam karşıtı söylemleri ve mültecileri hedef alan açıklamaları, sadece Almanya’da değil, Avrupa genelinde de büyük tepki topluyor.
AfD’nin Amerikan yönetimi tarafından desteklenmesi ise Avrupa kamuoyunda “Batı değerlerinin çöküşü mü başlıyor?” sorularını beraberinde getirdi.
