Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen tarihi zirvenin ardından İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği, İsrail’in saldırılarını en sert şekilde kınayan 25 maddelik ortak bir bildiri yayımladı. Zirveye katılan liderler, özellikle İsrail’in Doha’ya yönelik saldırısını “yasadışı, korkakça ve bölgesel barışa tehdit” olarak nitelendirdi. Bildiride bu saldırının yalnızca Katar’a değil, tüm Arap ve İslam dünyasına yapılmış bir saldırı olduğu vurgulandı.
Ortak bildiride, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan politikaları ve bölgede yeni fiili durum yaratma girişimleri kesin bir dille reddedildi. Özellikle işgal altındaki Filistin topraklarından halkın zorla çıkarılması girişimleri “etnik temizlik” olarak tanımlanırken, abluka ve insani yardımların engellenmesi ise “savaş suçu” olarak ilan edildi. Liderler, uluslararası topluma acil çağrıda bulunarak insani yardımın kesintisiz ve güvenli biçimde ulaştırılmasını istedi.
25 maddelik bildiride ayrıca, İsrail’in işgal altındaki toprakları ilhak etme yönündeki her türlü girişimin reddedildiği ve bu adımların kabul edilemez olduğu belirtildi. Birleşmiş Milletler kararlarına, uluslararası hukuka ve BM Şartı’na bağlılık yinelenirken, İsrail’in ihlallerinden sorumlu tutulması için diplomatik ve ekonomik yaptırımlar uygulanması talep edildi.
Zirvede öne çıkan bir diğer vurgu ise Filistin’in devlet olarak tanınması konusundaydı. Katılımcı ülkeler, Filistin’in hak ettiği uluslararası statüye kavuşması için çabaların artırılması gerektiğini belirtti. Ayrıca yeniden inşa sürecine destek olunacağı, bağışçı ülkelerin bu süreçte aktif rol alması gerektiği kaydedildi.
Doha Zirvesi’nin sonunda yayımlanan bu bildirge, İsrail’e karşı Arap ve İslam dünyasının ortak tavrını net şekilde ortaya koyarken, uluslararası topluma da güçlü bir mesaj verdi. Bildirge ile birlikte bölgedeki diplomatik dengelerin yeniden şekillenmesi ve Filistin meselesinde yeni bir yol haritasının oluşması bekleniyor.