Türkiye, Afrika kıtasındaki nadir toprak elementleri ve stratejik doğal kaynaklar için kapsamlı bir açılım başlattı; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı öncülüğünde birçok Afrika ülkesiyle madencilik, enerji ve liman işbirliği projeleri geliştirmek üzere yeni çalışmalar yürütülüyor, bu adım hem ekonomik hem jeopolitik açıdan Türkiye’nin dış politikada aktif rolünü artırma hedefiyle örtüşüyor.
Meclis Dışişleri Komisyonu’na verilen bilgilere göre Türkiye, 20’den fazla Afrika ülkesiyle enerji ve madencilik alanında stratejik iş birliği anlaşmaları imzalamış durumda; bu kapsamda özellikle Zimbabve’deki zengin maden yatakları üzerinde odaklanılan planlarda, altın, lityum, elmas, platin, nikel, krom ve zümrüt gibi değerli minerallerin tedarik ve potansiyel ortak üretimi hedefleniyor. Zimbabve, Çin’den sonra en büyük nadir toprak minerali rezervlerine sahip ülkelerden biri olarak Türkiye’nin ilgi odağına girdi.
Türkiye’nin Afrika’ya yönelik açılımı yalnızca madenlerle sınırlı değil; aynı zamanda liman projeleri ve ticaret ağlarının genişletilmesi de planlanıyor; bununla birlikte Dışişleri Bakanlığı ve ilgili bakanlıkların yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde Türkiye–Afrika Eylem Planı güncellenmekte ve bu çerçevede yapılabilecek yatırımlar, kritik bölgelerdeki liman altyapıları ve ortak üretim modelleri Cumhurbaşkanı’na sunulmak üzere organize ediliyor.
Afrika kıtasındaki bu girişim, Türkiye’nin son çeyrek asırda kendi ekonomik gücünü ve dış politikadaki etkinliğini artırma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor; Türkiye, savunma sanayiinde dünya markası haline gelirken, diplomasi ve ekonomik ilişkilerde de küresel çapta yeni işbirlikleri geliştirmeyi sürdürüyor.
Bu stratejik açılımın arka planında, nadir toprak elementlerinin 21. yüzyıl ekonomisi ve teknolojisi için kritik öneme sahip olması yatıyor; elektrikli araçlardan yenilenebilir enerji sistemlerine, savunma sanayinden yüksek teknoloji cihazlarına kadar birçok sektör bu elementlere bağımlı hale gelmiş durumda ve ülkeler stratejik hammadde kaynaklarına erişimi güvence altına almak için yoğun bir küresel rekabet içinde.
Türkiye’nin Afrika’daki bu yeni hamlesi, sadece zengin maden yataklarına erişim sağlamak değil, aynı zamanda stratejik ortaklıklar kurmak, ticaret hacmini artırmak, liman ve üretim altyapısını güçlendirmek ve uzun vadede Türkiye’yi küresel nadir toprak elementleri tedarik zincirinde önemli bir oyuncu hâline getirmek gibi çok boyutlu hedeflere dayanıyor.
Bu kapsamlı adımlar, Türkiye’nin dış ticaret hacmini 50 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediği, Afrika ile daha geniş ekonomik ve diplomatik ilişkiler kurma vizyonunun bir parçası olarak değerlendiriliyor; Türkiye’nin 44 büyükelçilikle kıtada güçlü bir diplomatik ağ kurması ve bu ağ üzerinden ekonomik ve stratejik projeler geliştirmesi planlanıyor.
Özetle, Türkiye’nin Afrika’ya açılımı nadir elementler ve kritik madenler etrafında şekillenen bir stratejik hamle olarak görülüyor; bu girişimler, hem Türkiye’nin ekonomik güvenliğini destekleyecek hem de küresel tedarik zincirlerinde rekabet gücünü artıracak bir sürecin başlangıcını işaret ediyor.




