Atalet

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sessiz Tutsaklık

Türk Dil Kurumu, atalet kelimesini tembellik, gevşeklik, uyuşukluk olarak tanımlar. Ancak bu kelimenin asıl etkisi, sadece sözlük anlamında değil, ruhumuzda yarattığı yankılarında gizlidir. Çünkü atalet, insanın sadece bedenini değil, ruhunu da saran görünmez bir zincirdir.

Bitkinlik mi, Atalet mi?

Hepimiz zaman zaman kendimizi yorgun, halsiz hissederiz. Bu durum bazen geçici bir hastalıktan, mevsim geçişlerinden ya da hormonel değişimlerden kaynaklanabilir. Fakat ortada hiçbir neden yokken, uzun süre boyunca hiçbir şey yapmak istemiyorsak, hareketsizliğe gömülmüşsek; işte orada atalet sessizce hayatımıza sızmış olabilir.

Bir işi yapmamız gerektiğini bildiğimiz halde yapmıyor, erteleyip duruyor ya da o eylemin etrafında dolanıp duruyorsak, bu sadece yorgunluk değil; ataletin pençesidir.

Ataletin Gizli Mekanizması

Ataletin temelinde çoğunlukla bilinçaltımızın bizi “güvende tutma” çabası vardır. Çünkü bilinçaltımız yeni bir şeye adım attığımızda bizi bekleyen sorumluluklardan, başarısızlık ihtimalinden ya da değişimden korkar. Bu nedenle bizi ısrarla konfor alanında tutmak ister.

Bu hali yaşayan insanlar yavaş hareket eder, işleri erteler, mazeret üretir, hayata karşı umutsuz ve sitemkâr bir tavır takınır. Görevleri varsa son ana bırakırlar. Sanki üzerlerine görünmez bir ağırlık çökmüştür.

Fiziksel ve Psikolojik Atalet

Atalet iki temel biçimde kendini gösterir:

  1. Fizyolojik (Bedensel) Atalet:

Kişi fiziksel olarak hareketsizdir. Vücudu eyleme geçmeye yanaşmaz. Özellikle günümüzde masa başı işler, ekran bağımlılığı ve hareketsiz yaşam biçimi, bu tür ataleti yaygınlaştırmıştır. Uzun süre devam ederse, bu durum psikolojik ataleti de tetikler.

  1. Psikolojik (Zihinsel ve Ruhsal) Atalet:

En yaygın görülen atalet türüdür. Ruhsal bir yorgunluk, motivasyon eksikliği ve kronik erteleme haliyle ilerler. Zamanla kişiyi depresif bir döngüye hapseder.

Psikolojik Ataletin Nedenleri

  1. Amaçsızlık: Bir hedefi olmayan kişi, hayatın rüzgârında savrulur. Amacı olmayan sabahlar, enerjisi olmayan günler getirir.
  2. Mükemmeliyetçilik: En iyiyi yapamam korkusu, başlamayı engeller. Sonuçta kişi eylemsizliği tercih eder. Çünkü “Yeterince iyi olmazsa hiç olmasın,” der iç sesi.
  3. Olumsuz Düşünce Kalıpları: Dünyaya karamsar bir pencereden bakan kişi, güzellikleri göremez. Umutsuzluk hareketsizliğe yol açar.
  4. İsteksizlik: Özellikle ergenlik döneminde sıkça görülür. İçine kapanma, genel isteksizlik ve düşük motivasyon hali eylemden uzaklaştırır.
  5. Öğrenilmiş Çaresizlik: Daha önce denemiş ama başaramamış biri, artık başaramayacağına inanır. Bu inanç tüm eylemlerin önünü keser.
  6. Aşırı İş Yükü: Kendisine haddinden fazla sorumluluk yükleyen kişi, bir süre sonra tükenir. En basit görevler bile gözünde büyür hale gelir.
  7. Önceliklerin Belirlenmemesi: Ne önemli, ne önemsiz bilmeyen biri tüm enerjisini saçmalar arasında harcar. Gün sonunda yorgun ama tatminsizdir.

Ataletten Özgürleşmenin Yolu: Fark Etmekle Başlar

Öncelikle şunu kabul edelim: Atalet, “normal” bir ruh hali değildir. Sadece bir tembellik durumu da değildir. Bu bir zihinsel duraksamadır. Fark ettiğiniz an, değişimin de ilk adımını atmış olursunuz.

Zeigarnik Etkisi: Başlamak Bitirmenin Yarısı Neden?

Sovyet psikolog Bluma Zeigarnik, yarım kalan işlerin zihnimizde tamamlanmışlardan daha çok yer ettiğini keşfetmiştir. İşte bu yüzden diziler en heyecanlı sahnede biter!

Bir işe başladığınızda, zihniniz o işi tamamlamadan rahat etmez. Bu etki, sizi eyleme devam etmeye zorlar. Yani sadece başlamak bile işin büyük kısmını halletmek demektir.

5 Saniye Kuralı: Eyleme Geçmenin En Basit Yolu

Amerikalı yazar ve sunucu Mel Robbins, “5 Saniye Kuralı” adlı kitabında çok etkili ama basit bir yöntem sunar:

“Bir işe başlayamıyorsan, 5’ten geriye say: 5-4-3-2-1… ve harekete geç!”

Bu sayma süreci, beynin otomatik erteleme döngüsünü kırar. Karar-ver-eylem üçgenini tetikler. Ve bir kez başladın mı, artık atalet zinciri kırılmıştır.

Bir dönem ben de fark etmeden ataletin içine sürüklenmiştim. Telefon çaldığında açmak istemiyor, insanları aramak için günlerce bekliyordum. Hatta bazı sevdiğim insanları özlememe rağmen haftalarca aramıyordum. Sebepsizce.

Sonra fark ettim ki, bu bir yorgunluk değil, psikolojik ataletti. Bu davranış çevremdeki insanlar tarafından da fark edilmeye başlayınca sorguladım. Ve bu farkındalık sayesinde, 5 Saniye Kuralı’nı uygulamaya başladım.

Sadece birkaç uygulamadan sonra davranışım değişmeye başladı. Çünkü ilk adımı attığımda, zihnim artık o işi tamamlamaya yöneliyordu. Artık kendimi eskisi gibi oyalayamıyordum.

Atalet, dışarıdan görünmeyen ama içeride derin izler bırakan bir tür duygusal felçtir. Ama bu felç, kalıcı olmak zorunda değildir.

Öyleyse; Fark edin, Küçük adımlarla başlayın, Sorumluluğu küçültün ve Sadece 5’ten geriye sayın.

Hayat sizin eylemleriniz kadar genişler. Atalet ise, sadece siz izin verirseniz kalıcı olur.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Atalet
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

DAHA NET YOK ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin