Bakan Yanık “Türkiye sığınmacılara 45 milyar dolar harcadı” sözlerine açıklık getirdi: Yardım değil, yapılan hizmetlerin maliyeti bu oranda

 Bakan Yanık “Türkiye sığınmacılara 45 milyar dolar harcadı” sözlerine açıklık getirdi: Yardım değil, yapılan hizmetlerin maliyeti bu oranda

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Habertürk TV’de Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı. Bakan Yanık, Düzce depremi, sosyal yardımlar ve sığınmacılar gibi birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

“SIĞINMACILARA 45 MİLYAR DOLAR HARCADIK”

İçerik Sayfası Reklam Alanı
 

Bakan Yanık 2 gün önce Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut’un da katıldığı imza töreninde “Türkiye, sığınmacılara yönelik insani yardım çalışmalarına uluslararası toplumun verdiği desteğe nispetle daha yüksek bir oranda katılmış ve kendi öz kaynaklarından yaklaşık 45 milyar dolar harcamıştır.” ifadelerini kullanmıştı. Programda bu ifadeleri hatırlatılan Yanık, sözlerine açıklık getirdi.

“TÜRKİYE OLARAK YAPTIĞIMIZ İŞİ ANLATMAYALIM MI?”

45 milyar dolarlık rakamın yapılan yardımlar olmadığını belirten Bakan Yanık, “4,5-5 milyon civarı sığınmacı var. Suriyeliler, Afganlar var. Bunlarla alakalı sağlık hizmetinden sığınmacılar da yararlanıyor. Yol hizmetinden, eğitim hizmetinden yararlanıyorlar. Sığınmacı kadınlar şiddet tehdidi güvenliğin maliyeti var. Yaklaşık 5 milyon insan için harcanan hizmetlerin maliyeti bu orandadır. Efendim 45 milyar dolar 5 milyon kişi varsa deniyor. Kişi başına 200 bin lirayı insanların avucuna sayıyoruz şeklinde değil. Bunun totaldeki sosyal külfeti sığınmacı kişilere sağlanan ücretin maliyet hesaplamasından bahsediyoruz. Türkiye olarak yaptığımız işi uluslararası platformlarda anlatmayalım mı? Buna sizin de ortak olmanız gerekir diye söylemeyelim mi? Nakdi yardımları uluslararası fonlardan kullanıyoruz. Toplam vatandaş, herkes için iletişim hizmetinden, yola kadar, sokak aydınlatmasından bütün maliyetten bahsediyoruz. Bunu bütün vatandaşlarımız için hayata geçiriyoruz. Bu maliyetin genel tablosunu çıkarıyoruz.” dedi.

Bakan Yanık’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Düzce depreminde şükürler olsun ki can kaybı yok, yaralılarımızın da durumu giderek iyileşiyor. Bakanlık olarak afet müdahale kapsamında sorumlu bakanlıklardan birisiyiz. Düzce depreminden haberdar olur olmaz organize olduk. Sahada psiko sosyal destek ekiplerimiz, Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfımızın temsilcileri sahaya indi. Şu ana kadar 3140 kişiye psiko destek sağlamışız. Vatandaşlarımızın eşya ihtiyaçlarından kayıplarına dair tespit yapılıyor.

“DÜZCE’YE İLK ETAPTA 1 MİLYON TL KAYNAK GÖNDERDİK”

Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfımız tarafından 1 milyon liralık kaynak Düzce’ye ilk akut ihtiyaçlar için gönderildi. Zarar tespiti netleştikten sonra gerekli destekleri vatandaşlarımıza yine sağlayacağız.

EŞİ VEFAT ETMİŞ KADINLARA YAPILAN YARDIMLAR

Eşi vefat etmiş 18 yaş altı en az üç çocuğu olan kadınlara konut ve barınma desteğimiz var. İnsan olarak hepimizin temel ihtiyaçları var. Güvenlik, sağlık, barınma, eğitim vs. Barınma, özellikle eşi vefat etmiş, gelir durumu düşük, 3 ve üzeri çocuk. En dezavantajlı gruptan başlayarak onların ihtiyaçlarını giderdikten sonra, orayı tamamlayıp iki çocuklu, tek çocuklu, çocuksuz, evli olmayan erkek veya kadınların da olabilir. Bunlara peyderpey ulaşmak, bizim yaptığımız bu. En dezavantajlı gruptan başlayarak, sosyal refahın adil dağıtımına uygun şekilde bileşenleri çoğaltalım diye düşündük. Gelir durumuna göre barem oluşturduk. Çocuk bileşeni ekledik. Hanelerin çocuk sayısına göre desteklenmesi noktasında. Doğalgaz desteği sağlıyoruz. Elektrik tüketim desteği sağlıyoruz. Eğer hanede sürekli elektrik tüketmeye bağlı cihaz kullanan engelli vatandaşlarımız varsa o ihtiyaçları karşılıyoruz.

Buradaki ölçü cinsiyet ya da istihdama katılıyor olmak değil, hanedeki kişi sayısı ve kişi başına düşen gelir. Bizim sosyal yardımlarımızın yüzde 65 oranında yararlanıcıları doğal olarak kadınlar. Gelir dağılımı dikkate alındığı için. Yeni açtığımız başlıklar var. Aile destek programı, vefa destek programlarının ulusallaşması, aşevi programlarımızın ulusal karaktere dönüşmesi, 0-14 yaş grubu çocuklarda tip 1 hastalığında deri altını ölçen cihaz teminini sağlıyoruz. Yaklaşık 12 bine yakın çocuğumuz bundan yararlanacaklar. Duruma göre yine genişletilebilir çalışmalar bunlar.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

İstanbul Sözleşmesi bir çerçeve metin. Kadına yönelik şiddetle mücadelede taraf devletlerin ne tür çalışmalar yapması gerektiğini prensipte düzenleyen metin. İstanbul Sözleşmesi’nin düzenlediği ekonomik, hukuksal, tıbbi destek vesaire. Siz kendi iç hukukunuzda ihtiyacınız olan noktaları tamamlarsınız. İstanbul Sözleşmesi kendi başına kurucu bir metin değil. Bugün kadına yönelik şiddet suç, sözleşmeden çıktık, kadına yönelik şiddet suç olmaktan çıktık böyle bir şey yok. Kadına yönelik şiddetle mücadele araçlarını oluşturmanız önemli olan. Yasal altyapının oluşturulması, ceza hukukunda cezaların orantılı oluşturulması, medeni hukuk ve koruma hukukunda değişiklikler yapıldı. Kadınların şiddet tehdidi altında olanların can güvenliği için mekanizmaların oluşturulması. Bizim KADES uygulamamız, elektronik kelepçe uygulamamız, sağlık tedbirinin verilmesi. Toplumsal farkındalılığı oluşturursunuz.

İstanbul Sözleşmesi’nin işaret ettiği gerekli düzenlemeleri alıyorsanzı yaşatır. Uygulama karşılığını oluşturuyorsanız. Siz bir metni çerçeletip duvara asıyorsanız o metin yaşatmaz. Türkiye’nin kadına yönelik şiddetle mücadele çabası 2002’den başlayarak aralıksız, kesintisiz, çok samimi biçimde devam etmiştir; hala da devam ediyor. Aynen sosyal yardımlarda olduğu gibi, şiddet meselesinde 2002’de şiddetin tanımı, kapsamı, müracaat yolları sınırlı olmasına rağmen bugün hem kapsamını genişletme ve şiddet mağdurlarının hukuksal, sosyay mekanizmalarına müracaat etmesinde önemli mesafe katettik. Bizim şiddetle mücadelede hedef noktamız sıfır toleranstır. Bir tek kadın şiddete uğruyorsa mücadelemiz aynı kararlılıkla sürmek zorundadır.

BAŞAK CENGİZ CİNAYETİ

Yorum Yap