1. Haberler
  2. DÜNYA
  3. BALTIK ÜLKESİNDEKİ KADINLARDA ÖZEL BİR GÜZELLİK VAR !

BALTIK ÜLKESİNDEKİ KADINLARDA ÖZEL BİR GÜZELLİK VAR !

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
AKTİVİST GAZETECİ SEYHAN SOYLU LETONYA BÜYÜKELÇİSİ PETERİS VAIVARS İLE YAPTIĞI RÖPORTAJIN DETAYLARI! Efendim ülkeler ve kahramanlarında her hafta bir yerdeyiz, topraklardayız, yani bir ülkedeyiz. Ülkemizde kendi ülkesini temsil eden birinci makamı olan büyükelçilerle sohbet ediyoruz. Her hafta olduğu gibi bugünde Letonya’dayız. Letonya büyükelçisi Vaivars’la sohbet ediyoruz. Sayın büyükelçi kapıdan içeri girdik, keyifli keyifli sohbetler ettik çekim öncesi müthiş ağırlanıyoruz. Şömine bir tarafta sayın büyükelçi bir tarafta sorularda hazır hadi bakalım başlayalım. Önce Letonya’ya gidelim. Letonya’nın yüz ölçümü ne, nüfusu ne? Letonya’nın yönetim şekli, güzel kızları, aman sakın beylerinizi Letonya’ya, Estonya’ya, İskandinavya’ya sakın tek başına yollamayın valla döndüğünde boşar sizi haberiniz olsun müthiş kızlar var. Bizi çok güzel ağırladığınız için çok teşekkür ederiz. SEYHAN SOYLU: Letonya 2 milyon nüfuslu bir ülke. Fakat Avrupa birliğinde bir hayli etkin bir ülke. Politik anlamda iyi stratejiler geliştirmekten mi? yoksa stratejik anlamda o eski Sovyetler birliği paktı zamanı ilk refleks gösteren ülke olarak Alman tarafında kontrolü geçmiş bir ülke olduğundan mı? Neden bu kadar stratejik önemi var Letonya’nın? PETERİS VAIVARS: Röportaj için bana bu harika fırsatı sunduğunuz için çok teşekkür ederim. Business Channel röportaj vermek benim için büyük bir onur. Sorularınız aslında oldukça karmaşık. Çünkü basit bir cevabı yok. Bu sorunun cevabı çoğunlukla tarihimize ve şu anda tüm ülkelerin, özellikle Avrupa ve bu bölgede karşı karşıya olduğu güncel tehditlere dayanan birçok farklı detayla ilgili. Öncelikle, muhtemelen biraz geçmişe bakmak isterim, kim olduğumuz ve nerede olduğumuz konusunda. Biz, Baltık ülkelerinden ikisi olan biriyiz ve dilimiz, Litvanya dili ile birlikte dünyada var olan sadece iki Baltık dilinden biridir. Bu noktayı vurgulamak önemlidir. İkimiz de ve şimdi sadece kendi ülkem Letonya hakkında konuşacağım… Biz her zaman farklı ülkelerin kontrolü altındaydık. Bu toprakları kontrol etmek için farklı güçlerin çıkarlarının olduğu bir bölgedeydik. Bu nedenle farklı tarihsel dönemlerde Polonya’ya bağlıydık.  Almanya’nın bir parçasıydık.  İsveç’in bir parçasıydık. Bu nedenle, bağımsız olmanın ne anlama geldiğini, diğer ülkelerin yönetiminde olmanın ne anlama geldiğini gerçekten öğrendik. Tabii ki 105 yıl önce, 1918’de bağımsız devletimizi kurduktan sonra bağımsızlığımıza sahip olmanın bizim için ne kadar önemli olduğunu da anladık… Kendi topraklarımızda olmanın bizim için ne kadar önemli olduğunu, gerçekten anladık.  Aynı dönemde, aynı zamanda bu Bağımsızlık dönemi bizim için çok başarılıydı. Kalkınmamızın son 20 yılında Avrupa’nın en gelişmiş ve en zengin ülkelerinden biri olduk. 1939’da Sovyet işgalinden kısa bir süre önce kişi başına düşen GSMH’de Avrupa’nın en zengin 10. Ülkesiydik. Bu yüzden gerçekten çok fazla özgüven kazandık. Büyük bir İnsan Kaynağı olmadan da çok şey başarabileceğimizi anladık. Ne yazık ki 1940’ta Sovyetler Birliği bizi işgal ettiğinde her şey değişti. SEYHAN SOYLU: Sovyetler yıkılıp,  ayrıldıktan sonra ne oldu? Letonyalılar Hindistan’dan göç etmiş bir grup mu? Yani tarihe baktığımızda nüfusun Hindistan’dan geldiği yönünde ve bir kısmının da Avrupalı bir ırk olduğu söyleniyor. Irk olarak Letonyalıların kökeni kimlerden geliyor? Bana lütfen söyleyin. Hint ırkından mısınız?  Ben bu kadar yakışıklı Hintlileri göremedim. Bu kadar beyaz bir ırk olamaz yani. Nasıl Hintli, ne dökmüşlerde beyazlamışlar bu kadar PETERİS VAIVARS: Teşekkür ederim. Elbette hiç kimse on binlerce yıl önce ne olduğunu kesin olarak bilmiyor. Ancak, elbette bu dilbilimciler, dillerin gelişimini inceleyen bu profesyoneller çözebilir. Şu anda sadece iki Baltık dilinden oluşan bu Baltık dil grubunun, Avrupa’daki diğer tüm dillerin veya diğer dillerin çoğunun geliştiği tarih öncesi, orijinal Avrupa Hint-Avrupa diline en yakın veya en çok benzerliği koruduğunu keşfettiler. Bu yüzden, Lan ve Litvanyacanın şu anda konuştuğumuz şeyin tarih öncesi kök diline en Asyalı veya en yakın olduğu düşünüldüğünü de okudum.
SEYHAN SOYLU: Dil de olabilir ırk da olabilir. Yakışıklı bir Hintli bir adamın fotoğrafını aldım bir de bir kadın aldım Hintli sonra bir Leton erkek ve kadın fotoğrafı aldım yan yana getirdim. Sonra dedim ki bu nasıl yani bu nasıl beyazlamış dedim. Mantıklı da gelmedi bana. PETERİS VAIVARS:  Tabii ki Letonya’da çok farklı insanlar var. Hindistan’da çok farklı insanlar var. Binlerce yıl boyunca hangi genlerin baskın olduğunu bilmiyoruz. Ama kesinlikle dilbilimsel olarak oldukça güçlü bir bağlantı var. Daha önce Japonya’da çalıştığım gibi dünyanın dört bir yanındaki birçok üniversitede, dillerin gelişimini öğrenen ve çalışan insanların, tüm bu gelişmeler hakkındaki bilgilerini geliştirmek için Baltık dillerini öğrendiklerini biliyorum. SEYHAN SOYLU: Estonlar bu kapsamda değil mi? PETERİS VAIVARS: Hayır Estonyalılar aslında Türkçe ve Türk dillerine çok daha yakın olan Fenoyugric’i paylaşıyorlar. Çeviri olmadan veya konuşmak için Ortak Bir Dil bulmadan birbirimizi anlayamıyoruz. Bu tamamen farklı aslında Estonca ve Fince çok yakın dillerdir. Bu yüzden çeviri olmadan birbirlerini oldukça iyi anlayabilirler. SEYHAN SOYLU: Estonlar Baltık olarak kabul edilmiyor mu? Ayrıca Estonya’da zannediyorum kuzey denizinden olduğundan dolayı İskandinav ülkesi de kabul ediliyor. PETERİS VAIVARS: Bu daha çok bölgesel bir terimdir. Bu yüzden biz Baltık Denizi çevresindeki ülkeleriyiz.  Bu yüzden üç Baltık devletinden biriyiz.  Çünkü tarihsel olarak bunlar, Sovyetler Birliği altında bağımsızlıklarını tamamen kaybeden sadece üç ülkeydi. Diğer tüm ülkeler İskandinav ülkeleri olan Finlandiya, İsveç ve Norveç’ti. Bu yüzden etkilendiler ama bağımsızlıklarını kaybetmediler. Bu yüzden bağımsız olan ve işgal edilen üç Baltık ülkesi ve daha sonra bağımsızlığını koruyan İskandinav ülkeleri gibi bir gruplandırma var. Kuzey ülkesi. İskandinavya yine farklı, İskandinav Yarımadasından yani bunlar. Finlandiya İskandinavya değildir. Norveç İskandinavya, Finlandiya İskandinavya değildir, Finlandiya Kuzey İskandinavya’dır. İskandinavya İsveç, Danimarka, Danimarka olan İskandinavya Yarımadası’dır. SEYHAN SOYLU: Peki bu Leton kızları, Estonya ve Litvanya’nın kızları bana göre Avrupa’nın en güzel kızları. Haksızlık değil mi? Bu kadar güzel kızlara sahip olmak. Stratejik olarak anladık.  Güçlüsünüz zeki tipler Letonyalılar bir de ayrıca kızlarınız da çok popüler, güzelliği popüler.  Dışarıdan çok damat alıyor musunuz? PETERİS VAIVARS: Evet, öyle. Çok çok tehlikeli bir soru. Evet, tabii ki bir yandan söylediklerinize katılıyorum ve üç Baltık ülkesinden gelen bayanlarda özel bir Güzellik var. Ayrıca Ukrayna ve Polonya da bu listeye ekleniyor. Bence ilk başta genlerle ve genlerin karışmasıyla ilgili bazı açıklamalar var.  Kesinlikle biraz önce konuştuğumuz gibi biz her zaman farklı insanların kavşağındaydık… Farklı milletlerden farklı kan geliyor ve sonra karışıyor. Karışan insanlar dediğim gibi Polonya’nın altındaydık.  Almanya’nın altındaydık.  İsveç’in altındaydık. Rusya bazı dönemlerde Vikinglere çok yakındı. Bu yüzden genetik olarak bu bölgenin çok karışık olduğunu düşünüyorum. SEYHAN SOYLU: Yani kusursuzluk ırkı mı oluyor? Genlerin güzel yerlerini alarak böyle ırk mı yaratıldı? PETERİS VAIVARS: Bilirsiniz tatlar çok farklıdır. Sevgili eşimi Japonya’da buldum. SEYHAN SOYLU: Japon hanımınızla ikinci evliliğiniz mi sayın büyükelçi? PETERİS VAIVARS: Evet. SEYHAN SOYLU: Birinci eşiniz Leton mu? PETERİS VAIVARS: Evet. Leton. SEYHAN SOYLU: Demek ki güzel kadın ilgili ilk deneyiminiz, evlilik deneyiminiz? PETERİS VAIVARS: Ama buna ek olarak eklemek istediğim ve bence çok önemli bir faktör olan şey, Baltık ülkelerinin tarihsel olarak bir yol kavşağında olması. Ama aynı zamanda bir tür çevre ülkesi olmamız. Yani hala çok aktif olmamız. Ama aynı zamanda çok fazla sanayileşmemiş olmamız. Ya da kirlilikten çok fazla etkilenmemiş olmamız. Tahribattan etkilenmemiş olmamız. Yani şimdiye kadar bile topraklarımızın yaklaşık %60’ının orman olması. Göller, çok temiz bir doğa ve bence insanoğlunun temiz bir doğada yaşaması. Aynı zamanda çok daha iyi bir görünüm ve daha sağlıklı bir vücut sağlıyor insana… Bu yüzden bunu şimdiye kadar çok büyük ölçekte sürdürdüğümüz için şanslı olduğumuzu düşünüyorum.
SEYHAN SOYLU: Ben 3 kez gittim sayın büyükelçi. Bayıldım ülkenize. Riga’ya bayıldım. Çok beğendiğim bir ülke, gerçekten inanılmaz yeşil, çok keyifli. Yalnızca sıcak bulmadım. Diyorlar ya soğuk ülke, İskandinav ülkeleri ve Ruslar soğuktur vs. sıcak, cana yakın değil insanlar. Bunu neye bağlıyorsunuz? İklime mi bağlıyorsunuz? Ve özellikle kızların burunları çok havada. PETERİS VAIVARS: Evet, gözleminizin genel olarak oldukça doğru olduğunu düşünüyorum.  Bunun açıklamasının ne olduğunu söylemek zor. Ama kesinlikle çok fazla içe dönük olduğumuz doğru. Hatta ne kadar içe dönük olduğumuz konusunda kendimizle dalga geçtiğimiz şakalar bile var. Örneğin sadece iki yıl önce covid ile karşılaştık ve sonra insanlar arasında iki metre mesafe bırakılması gerektiğine dair kısıtlamalar getirildi ve biz neden birbirimize bu kadar yaklaşmamız gerektiğine şaşırdık. SEYHAN SOYLU: Covidden sonra biraz daha mesafeler oldu. PETERİS VAIVARS: Bizim zihniyetimizde çok fazla var.  Evet, biz mesafeyi korumayı seviyoruz. SEYHAN SOYLU: Yani bizler mesafeli insanlarız demek istiyorsunuz? PETERİS VAIVARS: Nüfus yoğunluğunun oldukça düşük olduğu bir ülkede olmamız ve tarihsel zamanlarda ayrı evlerde yaşamamız ve bir sonraki evin belki 1 kilometre veya 2 kilometre uzakta olması nedeniyle.  Yalnız kalmaya ya da bu çok küçük aile grubuna karşı bir tür sevgi besliyoruz. Tokyo’da bir süre yaşadığım gibi bazı çok yoğun Metropollerin hayatını deneyimledim. Seul’de yaşadım. Kiev’de yaşadım ve şimdi Ankara’da.  Tamam, Türkiye’nin en büyük şehri değil ama yine de oldukça kalabalık… Beş milyon nüfusu var sanırım. Ama hepsinden önemlisi, 4000 kişinin yaşadığı Köy olan yerime gittiğimde kendimi en iyi hissediyorum ve onları evimde gibi hissediyorum. SEYHAN SOYLU: Ruyana nerede? Riga’ya yakın mı? PETERİS VAIVARS: Letonya’da her şey kapalı, yaklaşık 100-140 kilometre. Yani buradan Eskişehir kadar yakın. SEYHAN SOYLU: Hazır Ukrayna demişken. Ukrayna’nın yaşamış olduğu Rusya’nın işgali için ne düşünüyorsunuz? Yani siz Ukrayna dediniz diye kızlarından bahsederken oradaki işgalden bahsedilmemesi hata olur ne düşüyorsunuz? PETERİS VAIVARS: Bu bizim için yeni bir şey değil. Rusların yaptıkları ve belirli bir ülkenin bu emperyalist zihniyeti büyük bir sürpriz değil. Aslında 1991’de bağımsızlığımızı yeniden kazandığımız ilk günden beri tüm çabalarımız Avrupa’ya dönmeye, Avrupa Birliği’ne katılmaya ve NATO’ya katılmak için güvenlik garantilerine sahip olmaya odaklanmıştı. Bunu oldukça başarılı bir şekilde yaptık. İlki 1940’ta, ikincisi 1944’te olmak üzere iki kez Rus işgali yaşadık ve bu 50 yıllık Sovyet işgali dönemi muhtemelen tarihimizdeki en korkunç dönemdi. 1938/39’da Sovyet işgalinden önce Avrupa’nın en müreffeh ülkelerinden biriydik ve 50 yıl sonra Sovyetler ayrıldığında Avrupa’nın en fakir ülkelerinden biri olduk. 200’den fazlası KGB tarafından idam edilen Sibirya’ya gönderilen en iyi aydınımızı kaybettik. Bu rejim sırasında çok insan öldü ve bunlar elit insanlardı. Bu yüzden bir kez daha Rusya’nın  1917’de Sovyetlerin iktidarı ele geçirmesinden bu yana hiç değişmediği ve ne yazık ki tüm bu zaman boyunca diğer toprakları işgal etmek ve diğer ülkelere hükmetmek isteyen aynı ülke olmaya devam ediyor. SEYHAN SOYLU: Putin’i korsan gibi mi görüyorsunuz? PETERİS VAIVARS: Bir teröristtir. Terör örgütüdür. Ama söylemek istediğim şey, 21. yüzyılda bir ülkenin tam anlamıyla bir savaş başlatmasının neredeyse inanılmaz olduğudur.  Başka bir komşu ülkeye karşı sebepsiz yere savaş açtı. Sırf sizi sevmediğimiz için size saldırıyoruz diyerek! Bu yüzden tek gerekçe bu, uluslararası hukukun üstünlüğünün tamamen cehaletidir. Çünkü o zaman neden sınırlarımızı bir anlaşma yaparak inşa ediyoruz? Rusya, Budapeşte’nin altında, Ukrayna nükleer silahlarından vazgeçtikten sonra Ukrayna’nın güvenliğini garanti eden ülkelerden biriydi, bu yüzden Rusya ülkelerden biriydi ve sonra Bağımsızlık ve güvenlik garantörü olan bu ülke ülkeye saldırıyor. SEYHAN SOYLU: Sorunlu. Kendi koruma altına aldığına nasıl saldırabilir? Zelenskiy’i kahraman gibi mi görüyorsunuz? PETERİS VAIVARS: İki gün önce Riga’daydı, yakın zamanda üç Baltık ülkesini de ziyaret etti ve kesinlikle şu anda yaptığı iş dünyanın en zor ve en tehlikeli işi. SEYHAN SOYLU: Bir de Baltık ülkeleri, inanılmaz derecede sahip çıktı Zelenskiy’e, Ukrayna’ya kapıları açtı bu her halde psikolojik olarak Rusların sizi de geçmişte işgal ettiğini, aynı duyguları yaşadığınız için bir anda Rusya’ya karşı direniş mi sergiledi bu üç ülke? PETERİS VAIVARS: Kesinlikle evet çünkü anlıyoruz ki eğer Rusya istediklerini elde ederse durmayacaklar.  Yani iştahları sadece artacak ve Rusya’yı durdurmanın ve onlara bir ders vermenin tek yolu, Ukrayna’nın bu saldırganlığa mümkün olduğunca karşı koyması. Ancak tüm diğer demokratik ülkelerin dünyada mümkün olduğunca yardım etmesi gerekiyor. Evet, geçen yıl Ukrayna’ya GSMH’mızın daha fazlasını askeri yardım olarak verdik. Çoğunlukla askeri yardım ama aynı zamanda insani yardım da ve 40.000’den fazla Ukrayna mülteciyi Letonya’da misafir ettik. 40.000, nüfusumuzun yaklaşık %2’sini oluşturuyor ve bunlar çoğunlukla en savunmasız insanlardır, kadınlar, çocuklar, savaş bölgesinden kaçanlar, Letonya’da en çok hoş karşılanan kişilerdi. Onlara çalışma izni verdik, ayrıca eğitim ve çocuklar için okullar da dâhil olmak üzere birçok masrafı Letonya hükümeti tarafından karşılandı. Evet, bu bizim Sovyet rejimiyle olan deneyimimizdir. Ancak Ukraynalılar aslında aynısını, hatta belki daha fazlasını yaşadılar ve muhtemelen Goore’den, Rusların tüm hasadı Rusya’nın merkezi bölgelerinin ihtiyaçları ve Moskova halkı için aldığı ve yüz binlerce Ukraynalının açlıktan öldüğü kıtlığı duymuşsunuzdur. Bu nedenle, Ukraynalıların çoğunun, eğer mücadele etmezlerse, çok korkunç zamanlara dönmek zorunda kalacaklarını anladığını ve bu nedenle Zelenski başkanına desteklerinin çok yüksek seviyede olduğunu görüyoruz. SEYHAN SOYLU: Korktunuz mu? Rusya Ukrayna’ya saldırır ardından Litvanya, Letonya, Estonya’ya da saldırabilir mi? Çünkü Belarus cumhurbaşkanı refleks verdi dedi ki; “Biz Rusya’nın yanındayız.” Korktunuz mu o zaman? sizi de işgal edebilirler diye. Öyle bir risk var mıydı? PETERİS VAIVARS: Rusya başarılı olursa, özellikle Letonya veya başka bir Baltık ülkesi olmak üzere bazı bölgeleri işgal etmeye devam edebileceklerinden oldukça eminim. Pek emin değilim çünkü elbette Moldova gibi hiçbir ittifaka ait olmayan çok çekici kısımlar var. Evet, biz de bir saldırganlık tehdidinin olduğunu hissediyoruz. Bu da daha önce bahsettiğim sebeplerden biri. Letonya’daki tüm siyasi güçler arasında NATO’ya katılmamız gerektiği konusunda çok geniş bir fikir birliği vardı. Dolayısıyla ilk günden itibaren Letonya Parlamentosu’ndaki politikacıların neredeyse tamamı NATO’ya katılma girişimlerimizi destekliyorlardı ve biz de bunu başarıyla gerçekleştirdik. Tabii ki bu çok teorik bir soru, Rusya NATO’yu takacak mı? Çünkü biliyorsunuz ki 5. Madde’ye göre herhangi bir NATO ülkesine saldırmak, örgüt olarak NATO’ya saldırmak anlamına geliyor. Biz de NATO’nun bir parçasıyız, İsveç ve Finlandiya’nın da NATO’ya başvuru yapmasının nedeni bu. NATO’ya katıldılar çünkü kendilerini tehdit altında hissettiler. Diğer ülkelerden daha fazla koruma altındaydık. Çünkü biz zaten NATO’daydık, onlar dışarıdaydılar ve tabii eğer Rusya saldırırsa ve Ukrayna’da görebildiğimiz şey şu ki, biz Ukrayna’ya yardım ediyoruz. Ama Ukrayna’ya asker göndererek, NATO ve Rusya arasındaki çatışmaya doğrudan dâhil olmak istemiyoruz. Çünkü eğer NATO, NATO ülkesi Ukrayna’ya asker gönderiyorsa, bu NATO’nun söylendiği ve NATO’nun Rusya ile savaştığı anlamına gelir. Bu yüzden biz de öyleyiz. Sadece mühimmat ve her şeyle teçhizat konusunda mümkün olduğunca yardım etmeye çalışıyorum ama doğrudan Rusya ile çatışmaya girmiyoruz. SEYHAN SOYLU: Rusya dünyanın ikinci önemli ülkesiydi. Herkes korkuyordu. Ukrayna’da bu kadar güçlü olmadığını mı gördük? PETERİS VAIVARS: Hem evet hem hayır. Evet, askeri ihtiyaçlar için yapılan harcamalara bakarsak Rusya süper güç. Yani askeri harcamalar çok büyük ikinci en büyük. Rusya’ya bilim, kalkınma, teknoloji altyapı projeleri üreten bir ülke olarak bakarsak dev değil.  Lily’nin deyimiyle aslında perişan. Ama elbette nükleer bombalar ve tanklar, uçaklar da dâhil olmak üzere çok büyük miktarda silah biriktirdiler. Bu yüzden büyük stokları var. Bunun bir kısmını elbette şu anda Ukrayna’da kullanılıyor. Ama yine de askeri ihtiyaçlar için çok fazla kaynak, çok fazla finansman ayırabiliyorlar ve bu da diğer ülkelerle fark yaratıyor. SEYHAN SOYLU: Ama öyle olduğu halde Ukrayna’yı tamamen işgal edemedi. Ukrayna müthiş direndi. PETERİS VAIVARS: Evet,  sadece bu tamamen orduya sahip olmanın yeterli olmadığını gösteriyor. Modern yol hakkında da bilgi sahibi olmanız gerekebilir. Evet, nasıl savaşılır en yeni trenler nelerdir? Bence Ruslar için, Ukraynalılar bu askeri çatışmanın en başında BAYRAKTAR da dâhil olmak üzere insansız hava araçlarını (İHA) kullanmaya başladıklarında büyük bir sürpriz oldu. Vay canına, bu nedir uçuyorlar ve daha önce hiç görmediğimiz her şeyi gözlemliyorlar. Bu yüzden şimdi elbette Ruslar da insansız hava araçları üretiyor. Ya da İran’dan ya da diğer ülkelerden alıyorlar. temelde Ukrayna zihniyetine sahip ülkeler çok daha moderndi, bu yüzden savaşmanın yollarından çok, daha fazlasını ve savaşmak için donanım ve teknolojilerden çok daha fazlasını kabul edebildiler. Bu onları farklı kıldı. SEYHAN SOYLU: Hani yıllardır korktuğumuz bir Rusya vardı. Artık demek ki Rusya aslında çok korkulacak bir ülke değilmiş. Kısaca bu ben böyle algıladım. PETERİS VAIVARS: Gerçekten her şey liderlik çılgınlığı düzeyine bağlı. Bu yüzden elbette Ruslar sahip oldukları makine ekipmanlarını kullanıyorlar. Ama sahip oldukları her şeyi kullanmıyorlar. Bu korku aynı zamanda benim korkum senin korkun. Çünkü aniden nükleer silah kullanmaya karar verirlerse, nükleer silahların ne olacağını bilmiyoruz. Sonuç çok kötü olabilir! SEYHAN SOYLU: Yani Putin hem deli hem de terörist. O zaman wagnerin lideri demişti “ hem deli hem terörist o” diye doğru mu söyledi? PETERİS VAIVARS: Evet. Elbette bu aynı zamanda savaşın sonucunu etkilemeye çalışmanın, güç olmadığında güç göstermeye çalışmanın veya delilik olmadığında delilik göstermeye çalışmanın bir yoludur. Evet, yapabileceğimden emin olmanı sağlarsam istediğimi yaparsın bu nükleer bombayı gerçekten kullanır mıyım kim bilir. Ama herkes bir liderin onları kullanabileceğine inanırsa herkes bundan korkar. Çünkü o zaman nükleer silahlarla New York ve tüm ülkelerle cevap vermelisiniz, eğer onları kullanmaya başlarsanız, o zaman tüm insanlık için gerçek medeniyet için sonuç ne olacaktır?
SEYHAN SOYLU: Müthiş anlatıyorsunuz harika. Yani üstünlük bende demek istiyor. PETERİS VAIVARS: Evet. Ama elbette şimdi kesinlikle haklısınız Ukrayna’da olup bitenlerin sonucu, temelde bunun Rusların çok fazla abartılmış yetenekleri olduğunu, ancak çok fazla abartıldığını gösteriyor. SEYHAN SOYLU: Wagnerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Wagner aslında perde arkasında Putin’in arka bahçesi mi? PETERİS VAIVARS:  Elbette bu durumların mutfağı hakkında yeterli bilgiye sahip değilim ama Wagner Group’un kendisi için çok çok iyi bir araçtı. Putin dünyanın farklı yerlerinde, farklı yerlerde farklı askeri faaliyetlerde bulunmak için. Çünkü elbette bir yandan hükümet tarafından destekleniyordu, siyasi ve mali olarak destekleniyordu. Diğer yandan da her zaman inkâr sözleriydi. Hayır, bu özel değil özel hükümet ve Putin’in bununla hiçbir ilgisi yok, bu yüzden bu böyle bir aracı kullanmadan kullanmak kolaydır.. SEYHAN SOYLU: Mutfağı derken aşçısıydı eskiden. PETERİS VAIVARS: Evet. SEYHAN SOYLU: Bir nevi jokeriydi. Prigojin ölmemiş olabilir mi? PETERİS VAIVARS: Her şey mümkün. Asıl soru, mümkün olandan daha az olanın ne olduğudur. Ama bence bu elbette benim özel görüşüm, sanırım. Öldüğünü. Ve Putin’e karşı çıktığı bu çok basit nedenden dolayı ve Putin için onu alenen küçük düşüren herkesi kabul etmek imkânsız. Bu yüzden bunun için cezalandırıldı… Bunun için, sadece bunun için. SEYHAN SOYLU: Eğer gücünü, kontrolünü kaybetseydi itibarı zedelenirdi. Öyle mi algıladık? PETERİS VAIVARS: Kesinlikle. Ne demek istediğimi evet, eğer birinin bir pozisyonda olabileceğini ve bunun için cezalandırılmadığını gösterirsiniz. SEYHAN SOYLU:  Biraz önce Putin için terörist dediniz. Ukrayna’ya girdiği için. Doğru mu? PETERİS VAIVARS: Bunu söyleyen bir parlamento deklarasyonu var. SEYHAN SOYLU: İsrail Filistin’i işgal ediyor bunun için ne düşündünüz? PETERİS VAIVARS: Tabii ki çok çok çok tartışmalı SEYHAN SOYLU: Yani onun için terörist diyebilir miyiz? PETERİS VAIVARS: Bu çok karmaşık. Çünkü Hamas var. Bu çatışmanın sebebi nedir ile başlayalım. Hamas terör örgütüdür. Benim için evet SEYHAN SOYLU: Bende katılıyorum. Hamasın terörist bir örgüt olduğuna bende katılıyorum. PETERİS VAIVARS: Hamas ilk başta İsrail’e saldırdı. İsrail’in saldırısı değildi. Öyleyse, ilişki hakkındaki cevapla ilgili soru bu ölçülebilir ve bu çok fazla cevap değil ve medeniyetler arasında çok fazla kayıp var mı? Evet.  Bence İsrail taraflarından gelen bu cevap doğru değildi, gerçekten teröristleri Hamas temsilcilerini hedef almaya çalışmalılar. Tabii yine Hamas. Filistin’in en kalabalık bölgelerinde hastanelerde ve içeride saklanıyorlardı, bu yüzden cevabım İsrail’in doğru olmadığı ama kesinlikle Hamas saldırısına cevap verme hakları olduğu SEYHAN SOYLU: Zor bir soru. Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor, İsrail Filistin’i işgal ediyor mu? PETERİS VAIVARS: Hayır, sanmıyorum. Çünkü zaten bu şartlarda bile İsrail er ya da geç Filistin sorununa çözüm bulmaya çalışacaktır. Bence ve uluslararası baskı altında İsrail çözüm müzakerelerine başlayacak bir çözüm bulunmalı ve bu yüzden bu çatışma bu bölgedeki iki taraf arasındaki çatışma SEYHAN SOYLU: Ticaret. Letonya’ya yatırım yapacak olan yabancılarla ilgili ve çalışmak isteyenlere ne gibi şartlar isteniyor? Bir de ülkenizdeki gençler İrlanda’ya gidiyorlar, Avrupa’ya gidiyorlar, ama ülkenize bir taraftan gidilirken söylediğiniz gibi geçiş ülkesi bir taraftan da dünyanın çeşitli yerlerinden ülkenize geliyorlar. Gelenlerden ne istiyorsunuz? Beyin göçü dünyada artık en büyük trend. Yani bilim adamları, zeki insanlar doktorlar, mühendisler, mimarlar bu insanlar Letonya’yı da tercih ediyorlar. Ve onlardan beklentileriniz neler? Onlara iş vermek için.
PETERİS VAIVARS: Tamam, belki ikinci kısımdan başlayacağım. En başta biraz dokunduğumuz gibi, çok genel olanlar var. Göç kuralları ve Letonya’da vatandaşlık ve göç bölümü olan özel bir kurum var. Letonya’ya gelmek isteyenler için hangi kriterlerin karşılanması gerektiği konusunda çok net düzenlemeler var. Biri Avrupa Birliği için yani temelde neredeyse hiç kısıtlama yok. Sonra diğeri belli ülkeler ve bazı ülkelerden. Elbette ilk ve en önemlisi en kolay yol ailedir. Aile birleşimi.  İkincisi, daha karmaşık olan yatırımdır.  Üçüncüsü, bir şirkette işçi olarak. O zaman ne kadar büyük maaş ödenmesi gerektiği ve yurtdışından birini işe almak isteyen şirketin bu kişiyi Letonya’ya getirmesi için hangi garantinin verilmesi gerektiği konusunda özel şartlar vardır. SEYHAN SOYLU: Yatırım ne kadar? PETERİS VAIVARS: Duruma göre değişir. Gayrimenkul yatırımı ise ve aynı zamanda başkentte mi yoksa kırsal kesimde mi olduğuna bağlıysa, bu miktarlar farklıdır.  Örneğin, daha küçük şehirlerde veya kırsal kesimde daha az anlamlıdır ve başkentte Riga’da daha fazladır. Ve sonra da eğer şirkete yatırım ise, o zaman şirketin geri dönmesi ve kar etmesi ile bağlantılıdır. Ne kadar kar yapılması gerektiği ve kaç kişinin işe alınması gerektiğidir. Bu nedenle birisi özellikle ilgileniyorsa birçok ayrıntı vardır. Elçilikle iletişime geçebilecek bir kişi var ve her şeyi açıklayacağız. SEYHAN SOYLU: Bir ev alsak. Ben mesela bir ev alsam Letonya’da. Diyelim ki 70 bin Euro- 100 bin Euro’luk bir yatırım yaptım. 150 bin Euro ve böyle bir yatırıma. Bir ev alınsa oturum veriliyor mu? PETERİS VAIVARS: Riga’da bunun yeterli olmadığını düşünüyorum. Kırsal kesimde nasıl yeterli. SEYHAN SOYLU: Yani ben Letonya’da taşradan yani başka bir şehirden, küçük bir şehirden 100 bin Euro’ya bir ev alsam oturum alabiliyor muyum? Öyle bir hakkım var mı? PETERİS VAIVARS: Evet. Başvurabilirsiniz.  Ve sonra elbette sorumlu olan kurum düşünecek, bu yüzden% 100 anlamına gelmez. Örneğin, eğer bir Rus iseniz, o zaman bunu elde edemezsiniz. SEYHAN SOYLU: Başvuru hakkı tanıyorsunuz. Rus hiç alamaz. PETERİS VAIVARS: Yani satın almak zorundasın ve sonra kabul edilir.
SEYHAN SOYLU: Ruslar 10 milyon Euro da verseler toprak satılmaz mı onlara? PETERİS VAIVARS: Hayır, satabiliriz. Satabiliriz. Ancak sakinlerin izin güçlerini alamıyorlar. SEYHAN SOYLU: Alamaz. PETERİS VAIVARS: Ancak şirketler açısından bu bir yatırımdır. Özellikle bilişim sektöründe çok büyük projelerimiz olan altyapı projelerinde ve ayrıca Yeşil Anlaşma ile ilgili her şeyde çok memnuniyetle karşılanıyorlar. Yenilenebilir teknolojiler gibi şeyler. SEYHAN SOYLU: Vergisel sistemde yüzde kaç alıyorsunuz? PETERİS VAIVARS: Oldukça genel % 15, ancak yine yatırım yapılmış gibi ve vergi tatilleri ve eğitim personeline destek de dâhil olmak üzere farklı teşvikler var. Bu yüzden yine duruma göre değişiyor. SEYHAN SOYLU: Mesela Estonya % 10 yaptı. Dünyadan birçok ülke Estonya’da inanılmaz şirket kuruyor. Estonya diyor ki yabancılar geldiği zaman ilk 5 yıl %10 vergi alıyoruz başka almıyoruz. %17 artmış ekonomi. PETERİS VAIVARS:  Genel olarak yapamazsınız. Kurumlar vergisi sadece% 10 olsa bile, vergiler daha yüksekse, yine temelde öyle. Üç Baltık ülkesindeki tüm düzenlemelerin temelde çok benzer olduğunu düşünüyorum. Ve aynı zamanda ekonomik gelişimimiz bu yıllarda bir noktada çok benzer. Çünkü kurumlar vergisi sadece bir vergidir ve vergi olarak çalışanlarınıza bir şeyler ödemeniz gerekir. Peki, çalışanlara hangi vergiler uygulanır, örneğin bu yük ne kadar büyük. Yani temelde yapmaktan hoşlandığımız şey, potansiyel bir yatırımcı varsa, ilgi alanının ne olduğunu duymak için bu kişiyle tanışmayı sevmemizdir. Letonya’da ne yapmak istediğini ve daha sonra bu kural için hangi kuralların geçerli olduğunu açıklayabiliriz.  Letonya’da geliştirilebilecek bir iş, bu yüzden bunun bir tür hedefli yaklaşım olduğunu düşünüyorum. SEYHAN SOYLU: Türkiye Avrupa birliğine sizce alınmalı mı? PETERİS VAIVARS: Teorik olarak evet.  Bir parçası olarak söylediğimden daha karmaşık.
SEYHAN SOYLU: Diğer tarafı ne? Ekonomik anlamda güç, stratejik anlamda güç, demokratik anlamda mı? PETERİS VAIVARS: Evet. Yani Avrupa Birliği stratejik konumla ilgili değil, ekonomik güçle ilgili değil. Avrupa Birliği değerleriyle ilgilidir. Ve bu, benzer düşünen oyunculardan oluşan bir kulüp. Örneğin tenis kulüpleri var. Tenis kurallarına göre tenis oynamak isteyenlerin toplandığı ve tenis oynadığı yer. Ve golf kulübü olduğu için ama insanlar farklı aletlerle golf oynuyorlar SEYHAN SOYLU: Siz golfçü müsünüz? Tenisçi mi? PETERİS VAIVARS: Eğer tenis yaparsam ama sonra durum şu ki en iyi golf oyuncusu olan golfçü çok önemli çok güçlü çok zengin. SEYHAN SOYLU: Yani demek istiyorsunuz ki orası farklı bir kulüp o kulübe girebilmesi için Türkiye’nin eksik olanlarını tamamlaması lazım. Son soru. Kur’an-ı Kerim yırtıldı. Devamlı İsveç’te oluyor, Hollanda’da oluyor bunu doğru buluyor musunuz? İnsanların inançlarına dokunmak rahatsız edici değil mi? Mesela ben Müslümanım ama bir İncil gördüğümde aman yere düşmesin diye tutarım. Ben saygı duymak zorundayım, inançsız insanlara da saygı duymak zorundayım. Aslında soru şu özgürlük başkalarının inancını yakmak mı? PETERİS VAIVARS: Tamamen katılıyorum. Şüphe duymayan pozisyonlarınızla ve benim için daha da fazla şey söyleyebilirim ki, herhangi bir kitap değerlidir ve yanan kitaplar bana kitapların ateşe atıldığı ortaçağ dönemini hatırlatır. Yakılmak ama bu bilgidir, ya da İncil de bilgidir, tarihtir ve Kuran’dır aynı şey. Bu yüzden benim için benim düşüncem, kabul edilemez olduğu, özgürlük olmadığı, kitaplara karşı barbarca bir tutum olduğu SEYHAN SOYLU: Çok teşekkür ederim bizi çok güzel ağırladınız. PETERİS VAIVARS: Teşekkürler.
SS: Letonya’ya seyahat ettik. Şuan Letonya topraklarındayız çok da uzun uzun bir sohbet oldu. Çok keyifli bir sohbet oldu. Letonya’da çok sık ziyaret ettiğim bir ülke, çok sevdiğim bir ülke, keyifli bir ülke. Ve oranın ülkemizdeki bir numaralı makamına sayın büyükelçi ile sohbet keyifliydi. Hem entelektüel hem çok karizmatik hem çok dobra çok keyifli sohbetti. Lafını esirgemeyen çok kaliteli ve şık bir büyükelçiyi takdim ettim. Teşekkür ederim. PETERİS VAIVARS: İki küçük şey Noel ağacı fark ettin.  Bu geleneğin temelde dünyayı dolaştığını biliyorsunuz, ancak Noel ağacını süslemekten ilk yazılı söz, 500 yıldan daha uzun bir süre önce Letonya’dan Riga’dan geliyor. Figürün başkentindeki Alman tüccarlar havuçla, elmalarla farklı şeyler yiyerek süslemeye başladılar ve sonra bu Noel ağacının her tarafına gitti, bu yüzden temelde şöyle düşünüyoruz. SEYHAN SOYLU: Bunu bende bilmiyordum. PETERİS VAIVARS: Evet ama Google’da arama yapabilirsen onu bulacaksın ve ikinci olarak tüm bu fotoğrafları burada bulacaksın. Bu Kehribar. Kehribar ‘ı bilirsin. Yani bu fotoğraflar Kehribar ve Latway’in mikro fotoğrafları, Latway’in Amber Sahili’nin takma adı. Çünkü her iki eski sevgiliden de Kehribar fırtınalardan sonra yıkanır ve onu bir kumsalda toplayabiliriz. SEYHAN SOYLU: Kehribar insanın negatif enerjisini alıyor. PETERİS VAIVARS: Evet, mücevher olarak çok ünlüdür, bu yüzden güzel kehribar almak istiyorsanız onu tekrar ziyaret etmelisiniz.
https://businesschanneldergi.com/business-channel-dergi-147-sayi-cikti/

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BALTIK ÜLKESİNDEKİ KADINLARDA ÖZEL BİR GÜZELLİK VAR !
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

DAHA NET YOK ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin