Bursaspor ile Somaspor arasında oynanan futbol karşılaşmasında tribünlerden Leyla Zana’ya yönelik yükselen küfürlü tezahüratlar büyük bir tepkiyle karşılandı. Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, konuya ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu ve bu tür tavırların kabul edilemez olduğunu belirtti. Arınç, söz konusu tezahüratları “kadın siyasetçilere yönelik bu tür bir tavrı en üst perdeden lanetliyorum” şeklinde sert bir dille kınadı. Arınç, bu davranışların sadece Zana’ya değil, tüm kadın siyasetçilere karşı takınılan bir tavır olduğunu vurguladı ve toplumsal barışa zarar verdiğine dikkat çekti. Ayrıca, olayın bir provokasyon olarak yapılmış olabileceğini ve süreci sabote etmeye çalışanların bulunduğunu ileri sürdü.
Bülent Arınç, yaşanan olayın sadece bir futbol maçındaki davranış olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir sorunun yansıması olduğunu belirterek, “Sporun bu tür olaylarla ilişkilendirilmesi toplumu zayıflatır ve demokratik değerleri tehlikeye atar” dedi. Arınç, sporun birleştirici bir rolü olması gerektiğini, ancak bu tür davranışların bu amaca ters düştüğünü ifade etti.
Arınç, sosyal medya paylaşımlarında, devletin ve spor kurumlarının bu tür çirkin tezahüratlara karşı daha sert ve caydırıcı önlemler alması gerektiğini de belirtti. Ayrıca, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması gerektiğini savundu. Bu tür olayların sadece sporda değil, toplumun her kesiminde kadın hakları ve saygı kültürünün önemini bir kez daha gündeme getirdi.
Leyla Zana’ya yönelik tezahüratlar, sadece futbol sahasında değil, medyada ve sosyal medyada da geniş yer buldu. Bazı sosyal medya kullanıcıları, Zana’ya yapılan bu saygısızlığı kınayarak, “Kadınların siyasetteki yerini küçümsemek ve onlara yönelik olumsuz tavırlar kabul edilemez” şeklinde paylaşımlar yaptı. Bu tepkiler, sadece futbolun değil, toplumun her alanında saygılı ve eşit bir dilin kullanılmasının gerektiğini gösterdi.
Sosyal medya ve magazin basını, bu olayla ilgili farklı bakış açılarını tartışmaya devam ederken, Bursaspor ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) gibi kurumların bu tür davranışlara karşı nasıl bir tutum sergileyeceği merakla bekleniyor. Bu olay, futbolun ve sporu yöneten otoritelerin, toplumda saygı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik daha fazla adım atması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.




