Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, 3’üncü doz aşı yaptıran sağlık çalışanlarının antikor düzeylerini ölçtükleri bilimsel çalışma hakkında bilgi verdi.
548 KİŞİDEN ÖRNEK ALINDI
Çalışmanın 3 ana bilim dalı tarafından ağırlıklı olarak yürütüldüğünü ve Mart 2021’de başladığını belirten Rektör Prof. Dr. Hotar, finansmanını rektörlük tarafından sağladığı araştırmanın 3 bin 538 DEÜ sağlık çalışanı arasından seçilen 548 kişide yapıldığını söyledi.
“SINOVAC’TA 7.5, BIONTECH’TE 106 KAT ARTIŞ”
Hotar, şunları söyledi:
“Sağlık çalışanlarımızın aşı yapılma durumu, antikor düzeyi ve hastalığa yakalanma durumları bir yıl süreyle izlendi. Çalışan arkadaşlarımız, antikor düzeylerinin 2 doz Sinovac aşısından 4 ay sonra anlamlı şekilde düştüğü ancak yüzde 89’unda hala yeterli düzeyde olduğunu tespit etti. 3’üncü doz aşı sonrası gerek Sinovac gerek Biontech olan sağlık çalışanlarının yüzde 100’ünde antikor düzeyinin arttığı ve yeterli düzeyde geliştiği saptanmıştır. Sağlık personelinin 3’üncü doz aşısını Sinovac olarak yaptıranlarda aşıdan en az 7 gün sonra antikor düzeyinin 7,5 kat arttığı, Biontech olarak yaptıranlarda ise 106 kat arttığı saptanmıştır. Katılımcılardan 3’üncü doz aşısını Biontech ile olanların durumları değerlendirildiğinde, antikor düzeylerinin zaman içinde düştüğü görülmekle birlikte halen var olan antikor düzeyinin aşı vurulduktan yaklaşık iki ay sonra da oldukça yeterli düzeyde olduğu saptanmıştır. İlk 2 doz aşı arasında sağlık çalışanlarımızın yüzde 4’ünde (20 sağlık çalışanı) Covid- 19 hastalığını gelişti. Araştırmamızın bu bölümünde ise 3’üncü doz aşısını olan 293 kişiden sadece 1 kişide (yüzde 0.3) hastalık gelişmiş. Ancak 3’üncü dozu olmayan 25 sağlık çalışanımızdan 4’ünde (yüzde 16) hastalık geliştiği saptanmıştır. Bu çalışanlarımızın tamamı hastalığı hafif bulgularla atlatmıştır.”
Bu sonuçların sağlık personeline yapılan 3’üncü doz aşıların öneminin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyduğunu belirten Hotar, aşının bu hastalığa karşı en etkili yöntem olduğunu söyledi.
“YAN ETKİLER İLE İLGİLİ BİR ÇALIŞMA YAPIYORUZ”
Hotar, diye konuştu.
“ŞU ANA KADAR ÜÇÜNCÜ AŞI YETERLİ”
Hotar şöyle devam etti:
“Aşı yaptırmak için kanunen zorlayıcı bir durum yok. Ama akıl ve mantık kullanıldığında aşı olmamayı gerektirecek hiçbir dayanak yok. Eğitim kurumlarında sırada yanında oturacak kişiyi, yemek servisi yapan personeli, kapıdaki güvenliği ve öğretmenini kimsenin riske atma hakkı yok. Bu çalışmalar ışığında hem tüm vatandaşları hem öğrenci ve akademisyenleri aşı olmaya davet ediyorum. Covid-19 sonrası yan etkilerle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Onların başına gelenleri de yakın gelecekte sizinle paylaşacağız. İki aşı artı 3’üncü aşıdan sonra yüzde 100 yakın bir koruma olduğu ortaya çıkmıştır. Tahminen aralık ayında yapılan çalışmayla 4’üncü aşının gerekli olup olmadığına ışık tutulacak. Ama şu ana kadar 3 aşının yeterli olduğu bilgisi var. Tek başına bir adada yaşayan kişi, aşı olmama özgürlüğünü kullanabilir ama bunun adı özgürlük değil. Kitleleri etkileyebilecek kişilere karşı suç duyurusunda dahi bulunulabilir.”
“2 DOZ SİNOVAC ETKİSİZ” GÖRÜŞÜ DE YOK OLDU
Bu araştırmanın yürütücüsü DEÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Kılıç da sonucu ilk açıklayan kurumlardan biri olduklarını söyleyerek “Bu çalışma ‘2 doz Sinovac aşılarının hiçbir etkisi yok’ görüşünün doğru olmadığını gösteriyor. ‘Daha önce yapılan aşıların bir yararı yok sayılır’ görüşü de yanlış. Bu spekülasyonu yok etmiş olduk. Şu an 2 ayda bir izliyoruz. Hastalığa yakalananları izliyoruz. Yaklaşık 300 kişide 1 kişi hastalığa yakalandı. Hastalığa yakalanmaktan koruduğunu gösteriyor” dedi.
“AŞILI OLANLAR DA KURALLARA UYMALI”
DEÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekim Vekili Prof. Dr. Semih Küçükgüçlü de şunları söyledi:
“Bugün servisimizde 17 hasta yatıyor. Pandeminin ilk dalgasında 112 yatağa kadar çıkmıştık. Bunda net bir şekilde herkesin bilgilenmesi etkili oldu. Eğitim, eğitim, eğitim. ‘Ben aşılıyım’ diyenler için maske, mesafe, hijyen kuralları yine geçerli. Son günlerde başka bir viral enfeksiyon yaygın olarak görülüyor. Gripten de korumanın yolu yine maske. Okullarda da bunun sürekli vurgulanması gerekiyor.”