Dünya genelinde merkez bankaları, son dönemde altın rezervlerini artırarak tarihin en yüksek seviyelerine ulaştı. 2025 yılı itibarıyla merkez bankaları, ekonomik belirsizlikler ve döviz piyasalarındaki dalgalanmalar nedeniyle güvenli liman olarak görülen altına yöneldi. Uzmanlar, bu hareketin sadece rezerv stratejileri açısından değil, küresel finans piyasaları üzerindeki etkisiyle de dikkat çekici olduğunu belirtiyor.
Son verilere göre merkez bankalarının altın alımları, yıllık bazda rekor seviyelere ulaştı. Özellikle Orta Asya, Doğu Avrupa ve Güneydoğu Asya ülkeleri, rezerv portföylerinde altın oranını önemli ölçüde artırdı. Bu ülkeler arasında Türkiye, Kazakistan, Çin ve Polonya ön plana çıkıyor. Bu artış, altının ons fiyatında da yukarı yönlü baskı oluşturdu ve küresel yatırımcılar için altını daha cazip bir yatırım aracı hâline getirdi.
Merkez bankalarının altın talebindeki yükseliş, dünya ekonomisinde belirsizliklerin sürdüğünü ve ülkelerin döviz rezervlerini çeşitlendirme ihtiyacını açıkça ortaya koyuyor. Özellikle jeopolitik risklerin ve yüksek enflasyon oranlarının etkisiyle, altın uzun vadeli güvenli yatırım olarak öne çıkıyor.
Uzmanlar, merkez bankalarının bu stratejik alımlarının, küresel altın piyasasında fiyat istikrarını desteklediğini ve yatırımcı güvenini artırdığını ifade ediyor. Aynı zamanda, altının rezervlerdeki ağırlığının artması, finansal krizlere karşı ülkelerin daha dayanıklı olmasını sağlıyor. Önümüzdeki dönemde altın fiyatlarının dalgalı seyretmesi ve merkez bankalarının alım politikalarına bağlı olarak yeni rekorların kırılabileceği öngörülüyor.
Altın alımlarının rekor seviyelere ulaşması, bireysel yatırımcıların da dikkatini çekti. Uzmanlar, ekonomik belirsizlikler devam ettiği sürece altının stratejik bir yatırım aracı olarak önemini koruyacağını ve portföy çeşitlendirmede öncelikli seçeneklerden biri olmaya devam edeceğini vurguluyor. 



