BAHADIR ÇOKİŞLER – Sporun Tozlu Arşivi / Eskiye olan hasretimiz her geçen gün artıyor. Yakın tarihimize baktığımız vakit birçok sportif muvaffakiyet elde etmiş adeta futbolun altın çağını yaşamıştık. Yaşanan doğal afetler, ekonomik krizler ve son olarak pandemi, sporumuzu bitirme noktasına getirdi. Sözcü HaftaSonu Gazetesi’nde pandemi günlerinde sizlere genelde başarılı olan ya da başarılı olmaya aday amatör atletlerimizin röportajlarını okuttuk. Spor insanlarının, atletlerin merak edilen taraflarını aktarmaya çalıştık. Artık sıra eskiye olan hasreti gidermeye geldi. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray muhabirliği yaptığım için yıllarca biriktirdiğim arşivimi sizinle paylaşmaya başlayacağım. Sizleri şaşırtacak, unuttuğumuz olayları hatırlayacağız. Düzgün seyirler…
NEREDEN O ESKİ SEÇİMLER?
Galatasaray’da seçim vakitleri karnaval havasında geçerdi. Eski liderler bir ortaya gelir, deneyimlerini paylaşır hatta devir-teslim merasimleri bile yapılırdı. Herkes birbiriyle kucaklaşır, muvaffakiyetler dilerdi. Yaşanan tartışmalar, acımasız tenkitler, insanların birbirlerine duyduğu kinler sonucunda artık sınıf arkadaşlarının bile ortalarının açıldığını gördük. İş o denli hale geldi ki artık lise bahçesinde koca koca adamların yumruklaştığını görsem şaşırmayacağım. Allah’tan son yapılan seçim sonrası neredeyse at başı seçimi kaybeden Eşref Hamamcıoğlu, kazanan Burak Elmas’ı kürsüye çıkararak tebrik etti de içimiz rahatladı.
Galatasaray’ın son 10 yılına bakıldığında geleneklere ters ne kadar şey varsa yaşandı. Düşünün kulübün lideri Florya’ya teknik yöneticisi ve ekibi ziyarete geliyor lakin yok dedirtip kapıdan dönmek zorunda bırakılıyor. Mesajlaşmalar, idmandayken misyona son vermeler, yaşanan yenilgiler sonrası cürmü teknik yöneticiye yüklemeler, başarıda ise çabucak demeç verme yarışına girmeler, futbol erklerine karşı verilen çabalarda yalnız bırakmalar ve medya aracılığıyla atışmalar. Yakıştı mı beyefendiler? Gelin sizlere eski Galatasaray’ı fotoğraflarla anlatayım.
EVVELCE KÜSKÜNLER BARIŞIRDI
Galatasaray’ın paylarını periyodun medya işverenlerinden Aydın Doğan’a satmayıp dünyaca ünlü AIG firmasına satan eski Lider Faruk Süren idare içinde adeta alaşağı edilmişti. Süren, kulübe 21 milyon dolar sıcak para getirecekti. Bu satışın onayı için kongrede ağır alkış almış ancak sonrasında hiç de beklemediği reaksiyonlarla karşılaşmıştı. Hatta o gün onu birinci kutlayanların ortasında efsane liderlerden Ali Tanrıyar da yanaklarından öpmüştü. Süren’in, Doğan kümesine ilişkin bir gazetede İsviçre’ye kayak tatiline giderken koltuğunun altında kendisinin manşet olduğu bir fotoğrafı yayınlanmıştı.
“Naylon Süren!” başlığı tahminen de adaylığının önünü ebediyen kapatmış oldu. İşte yerine gelen Mehmet Cansun yapılan fevkalâde seçim sonrası 1 yıllığına lider olmuştu. Fotoğrafın hikayesine gelecek olursak; Galatasaray Lisesi’nin koridorları her zamanki üzere bir tarihe tanıklık ediyordu. Eski liderler, yöneticiler bir ortaya gelerek eski günleri yad eder, deneyimli olanlar ise öğütler verirdi. Küskünler barışırdı. İşte eski liderlerden Allah rahmet eylesin Ali Uras da bir yanına misyonunu tamamlayan Cansun’u öteki yanına da birebir gün başkanlığı devralacak Özhan Canaydın’ı alıp poz vermişti.
Alp Yalman Galatasaray Kulübü için kıymetli bir isimdir. Başkanlığı periyodunda Avrupa gol hükümdarı Tanju Çolak’ı göndermişti. İlerleyen yıllarda konseylerde misyon alsa da öteki vakit başkanlığa soyunmadı.
Özhan Canaydın, Galatasaray Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Yen’in eşi Fahriye Yen’i bakımevinde kaldığı periyotta ziyaret etmişti.
GORDON’UN KAZLARI
Bir devir Beşiktaş muhabirliği de yapmıştım. Beşiktaş’ın başında Gordon Milne vardı. Beşiktaş’ın kamp tesisleri o vakit artık plazaların yükseldiği Fulya’da idi. Gordon’un bir de kazları vardı. Tesis çalışanları kazlar için çim sahanın en ücra köşesinde bir kümes yapmıştı. Soğuk bir kış günü malum o devir gazeteciler her gün idman takip ederdi. Tesislere geldiğimde yeşil sahanın bütün yerinin bembeyaz olduğunu gördüm. Dışarıya bakıyorum kar yağmıyor lakin Fulya’nın yeri bembeyaz. İşin aslı sonradan ortaya çıktı. Halbuki mahallenin aç köpekleri tesislere girmiş ve kazları yemiş. Tüyleri ise sahayı kaplamıştı. Gordon, esprili olduğu kadar disiplinli bir adamdı. Gazetecilerle her vakit mesafeliydi. Vedası bizi çok duygulandırmıştı. O periyot bizi kırmamış ve fotoğraf çektirmişti.
Soldan sağa ayaktakiler: Ali İncegül, Burhan Karanlık, Gordon Milne, Bahadır Çokişler, Kartal Yiğit Oturanlar: Ahmet Bıyıklı, Burak Yıldırım, Yusuf Noberi (rahmetli), Ömer Söztutan, Taşkın Çamkıran.
