DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan’ın 1. Olağan Sakarya Akyazı İlçe Kongresinde gündeme ait açıklamalarda bulundu.
Babacan konuşmasında şu sözleri kullandı:
“HÜKÜMET FARKLILIKLAR ÜZERİNDEN AYRIŞTIRICI LİSAN ÜZERİNDEN BESLENEN BİR HÜKÜMET OLDU”
* Şuan ki hükümet bu ülkeyi kutuplaştırarak, farklılıkları kaşıyarak yönetmeye çalışıyor. Bir yandan ‘beka, beka’ diyor bir yandan ‘birlik beraberlik’ diyor bir yandan da bu ülke için hiçbir muvaffakiyet üretilemediğinde ‘öteki, beriki’ diyerek siyaset yapmaya çalışıyor.
* Dikkat edin her periyot bir düşman arıyor. Dışarıda düşman bulursa ona sarılıyor, dışarıda düşman bulamadığı periyotlarda olmayan düşmanları düşman üzere içeriye gösteriyor.
* İçeride toplumun farklı kısımlarını ötekileştirerek, adeta düşman ilan ederek ilgiyi, alakayı o tarafa yönlendirerek buradaki başarısızlığın üzerini örtmeye çalışıyor.
* Bu ülkeyi şuan ki hükümet bu türlü yönetmeye çalışıyor. Devletin kanalıyla, devletin yayın organıyla hükümetin havuçla, sopayla yönettiği kanallarla daima ayrıştırıcı bir lisan uygulanıyor.
* Hükümet farklılıklar üzerinden ayrıştırıcı lisan üzerinden beslenen bir hükümet oldu. Biz bunu reddediyoruz. Biz buna karşı duruş olarak DEVA Partisi’ni kurduk.
“HÜKÜMET PANDEMİDE SINIFTA KALDI”
* Bu pandemide hükümet uzunca bir mühlet sınıfta kaldı, açık ve şeffaf davranmadılar. Bu milleti bilgi çarpıtmalarıyla oyaladılar. Biz uyardık olay sayılarını gizlediklerini açık açık söyledik ve biz ısrarla ‘bu sayılar yanlış, yanlışsız sayılar açıklayın’ dedik, ortadan bir kaç hafta geçince kabul etmek zorunda kaldılar ve daha sonra neredeyse iki katı sayı açıklamaya başladılar. Biz ısrarla ‘bu sayılar yanlış’ demeden oralı olmuyorlardı.
* Kapanmada geciktiğimiz her gün, aşılamada geciktiğimiz her gün yaşadığımız can kayıpları sahiden önlenebilir kayıplardı. Bu beşerler ‘ölmeyebilir’ dedik, ‘bu kayıpların hesabını veremezsiniz’ dedik.
* İktidar bu aşı teminini de tam bir bilmeceye, bulmacaya çevirdi. O gün de davetimizi yaptık, ‘bu milletin en öncelikli gereksinimi aşıdır’ dedik. Avrupa’da ve Amerika’da aşılama süratle ilerlerken bizde aşı hala yapılmıyordu, hala binlerce kayıp veriyorduk o günlerde.
* Biz daima hakikati söyledik, salgını en başından beri ciddiye aldık. Yapılması gerekenleri günü gününe söyledik. Aylarca aşı mutabakatını yapmadıkları, beceremedikleri için milletimiz aşı olamadı.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA VE 65 YAŞ ÜSTÜ VATANDAŞLARA KESİNLİKLE PEKİŞTİRME AŞISI YAPILMALI”
* Ağustos ayına yaklaşıyoruz. Ağustos ayı pandemiyle çabada çok kritik bir tarih. Risk altındaki 65 yaş üstü vatandaşlarımızla sıhhat çalışanlarımıza kesinlikle üçüncü doz rapel yapılmalı. Biz buradan yeniden davet yapıyoruz, tekrar tavsiyelerde bulunuyoruz.
* Evet gerekirse ders veriyoruz keşke dinleselerdi. Rapel, pekiştirme aşısıdır. Bu pekiştirme aşıları da kesinlikle RNA aşılarından olmalıdır. Birinci küme aşılamalar Çin aşısı Sinovac’tı ve yeni mutantlara karşı koruyuculuğuyla ilgili zayıf bir aşı. O nedenle Çin aşısı olanlara biran evvel RNA aşısı yapılması gerekiyor.
* Pekiştirme aşılarına neden en geç ağustosta başlamak gerekiyor? Zira ikinci doz aşının akabinde tam 6 ay dolmuş oluyor. Şayet 6 ay geçerse aktifliği azalacak. Buradan hükümete davet yapıyoruz, sıhhat çalışanı olup, 65 yaş üstü olup evvelce iki doz aşı olanların 6 ayı doluyor, çabucak bir ek üçüncü aşı kesinlikle gerekiyor.”
“BİLİME DAYANARAK DEĞİL, ANLIK KARARLARLA ÜLKEYİ YÖNETİYORLAR”
* Bu virüsün bir ‘Delta’ varyantı var. Bu varyantın en çok yayıldığı ülkelerden birisi de Rusya. Pekala hükümet ne yaptı? Rusya’dan girişleri özgürleştirip karantina uygulamasını kaldırdı.
* Her gün bu bahiste bir öbür genelge çıkıyor. İşi ciddiye alarak değil, bilime dayanarak değil, anlık kararlarla ülkeyi yönetiyorlar. Hakikaten bazen bakıyoruz, ‘ya bunlar çocuk oyuncağına çevirdiler bu işi’ diyoruz.
* Salgını denetim etme yolunda ilerlerken, sahiden bu kararı turizmi önceleyen, turizm gelirlerini önceleyen kararı da rehavet çerçevesinde alınmış bir karar olarak kıymetlendiriyoruz.
“PANDEMİ ÖNCESİ BU ÜLKENİN KAYNAKLARINI TÜKETTİLER”
* Aylardır lisanımızda tüy bitti, ‘önce can’ dedik. Lakin onlar iktisatla ilgili bahislerde, hele hele turizm ile ilgili bahislerde telaşlı davrandılar. Pandemi öncesi bu ülkenin kaynaklarını tükettiler.
* Pandemi öncesi ülkenin Merkez Bankası döviz rezervlerini sıfırladılar. Pandemi öncesinde bir günde Merkez Bankası’nın yedek akçelerini tükettiler tek bir günde. Pandemi başladığı anda Türkiye’de Merkez Bankası’nın döviz rezervleri de sıfırlanmıştı, yıllardır biriktirdiğimiz yedek akçeler de sıfırlanmıştı.
* Onun için vatandaşımıza gerekli dayanağı veremediler. Çiftçimiz, esnafımız, günlük bahşişle geçinenlerimiz hepsi mağdur oldu Türkiye’de. G20 ülkeleri içerisinde vatandaşına en düşük direkt desteği veren ülke Türkiye oldu. Ne demişler, ‘ak akçe kara gün içindir’ Bir Merkez Bankası’nın döviz rezervi makus günler içindir.
* Fakat siz hovardalık yapıp, har vurup harman savurursanız, miras yedilik yaparsanız, kendiniz kazanmayıp hazırdan harcayıp bu ülkenin kaynaklarını tüketirseniz, tam da pandemi üzere bir felaket gelip ülkeyi vurduğunda bu türlü çaresiz kalırsınız.
