Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu’yu protesto eden bir öğrenci, elinde LGBTİ+ bayrağı taşıdığı gerekçesiyle okul idaresi tarafından disiplin şurasına gönderilmişti. 25 Mart’ta disiplin konseyine çıkacak olan arkadaşlarına takviye olmak için rektörlük önünde toplanan Boğaziçili öğrencilerden 12’si gözaltına alınmıştı.
İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada 12 öğrenci ile avukatlar hakim karşısına çıktı.
“POLİS BİZİMLE PAZARLIK YAPTI”
Mahkemede savunma yapan Caner Perit İhtimam, “Oraya gittiğimde polis, dağılın uyarısı yapmadı. Bir polis benim yüzüme tekraren yumruk attı, yerlerde sürüklendim. Darp edilerek gözaltına alındım. Yerleşkenin önündeyken de ne trafiği ne de yaya geçişini engelliyorduk. Polis bizimle rehine pazarlığı yaptı. ‘Siz yerleşkeye girerseniz arkadaşlarınızı bırakırız. Yerleşkeye girmezseniz, sizi gözaltına alacağız’ dedi” tabirlerini kullandı.
“YERE DÜŞTÜĞÜMDE POLİS KALKANLA BANA VURDU”
Yağmur Gönenç ise, “Kalabalığı gördüm, ben de orada beklemeye başladım zira okula giriş pek kolay değildi. Zira çok fazla polis vardı. Daha sonra polis kalabalığı sıkıştırmaya başladı. Ben yere düştüm o esnada polisin biri kalkanla bana vurmaya başladı. Sonra sürüklenerek gözaltına alındım” dedi.
Mahkemede savunma yapan başka öğrenciler de, atılı suçlamaları kabul etmediklerini tabir etti.
“BU YASAKLAMA BAŞÖRTÜSÜ YASAKLAMASIYLA AYNI”
Mahkemede kelam alan avukat Levent Pişkin, LGBTİ+ bayrağının yasaklı ya da terör örgütü bayrağı olmadığını belirterek, “Gökkuşağı renklerinden oluşan bu bayrak, LGBTİ+’ların varlığını imgeleyen bir bayraktır. Bizim için bu bayrağın bir kutsallığı da yoktur. Ben şu an bu gökkuşağı maskesiyle duruşma salonuna girebiliyorsam, öğrenciler de gökkuşağı bayrağı ile bir yerleşkeden başkasına geçme özgürlüğüne sahipler. Bu yasaklama tıpkı vaktinde başörtüsüne uygulanan bir yasaklamadır. Hasebiyle bu salonda yargılanan öğrenciler, rastgele bir cürüm işlememişlerdir. Müvekkillerin derhal beraatlarını talep ediyoruz” sözlerini kullandı.
DERHAL BERAAT TALEP EDİLDİ
Savunma yapan öteki avukatlar da, tüm öğrencilerin derhal beraatlarına karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatteyse, yurt dışı çıkış yasağı halindeki isimli denetim kararlarının kaldırılmasını talep etti.
İSİMLİ DENETİM KARARLARI KALDIRILDI
Orta kararını açıklayan mahkeme, avukatların derhal beraat taleplerini reddetti. Mahkeme, savunmaların alınmış olması, kanıtların toplanmış olması ve öğrencilerin kaçma kuşkularının bulunmadığını göz önünde bulundurarak, öğrenciler hakkındaki yurt dışına çıkma halindeki isimli denetim kararının kaldırılmasına karar verdi. Duruşma ertelendi.
BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI
Boğaziçili öğrenciler, arkadaşlarına dayanak olmak için, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir ortaya gelerek basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına, CHP’den kısa müddet evvel istifa ederek Türkiye Personel Partisi’ne (TİP) geçen İstanbul milletvekili Sera Kadıgil de katıldı.
“İKTİDAR LGBTİ+ DÜŞMANLIĞINI TOPLUMUN HER KATMANINA YAYIYOR”
Yapılan açıklamada, “Gökkuşağı bayrağı taşımayı cürüm göstermeye çalışan iktidarın, LGBTİ+ düşmanlığını toplumun her katmanına yaymaya çalıştığını görüyoruz. Birçok kimlik ve yönelimin sembolü olan bu bayrağın kapsayıcılığından korkanlar, kendi dışlayıcı ve yalnızlaştırıcı siyasetlerinin kurbanı olmaya mahkumdur. Bu yalnızlaştırıcı siyasetlerini direnişimizde de kullanmaya çalışan devlete en büyük karşılığı tekrar Boğaziçi Direnişi, ‘LGBTİ+ hakları insan haklarıdır’ diyerek vermiş ve bu hak çabasına omuz vermekten geri durmayacağını her aksiyonunda son sesiyle haykırmıştır. Bu direnişe emek veren arkadaşlarımızı korkutmak ve sindirmek hedefiyle açılan bu davaları tanımadığımızı, hukukun tesisinin toplumsal gayret ile olacağını söylüyoruz” sözlerine yer verildi.
Yapılan açıklamada öğrenciler, Asla yalnız yürümeyeceksin, Alışın, barışın, gitmiyoruz biçiminde sloganlar attı.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, öğrencilerin ellerinde LGBTİ flamalarıyla Kuzey yerleşkeye gerçek yürürken, kolluk güçlerince durduruldukları ve ellerindeki LGBTİ flamalarını kapatmaları, toplu halde yürümemeleri ve toplumsal uzaklık kurallarına uymalarının, polis tarafından istenildiği, ihtarlara uyulmaması sebebiyle gözaltı süreci uygulandığı anlatıldı.
İddianamede, 12 öğrenci hakkında, ‘Kanuna Karşıt Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Karşın Resen Dağılmama’ hatasından 6 aydan 3 yıla kadar mahpusla cezası isteniyor.
