Türkiye’de kuduz vakaları: Risk artıyor mu, istatistikler ne?

 Türkiye’de kuduz vakaları: Risk artıyor mu, istatistikler ne?

Bitlis‘in Adilcevaz ilçesinde, başıboş köpeklerin ısırması sonucu kuduz tanısıyla tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren 11 yaşındaki Mustafa Erçetin’in cenazesi bugün köyünde toprağa verildi. Türkiye’de geçen yıl “kuduz riskli temas” sebebiyle 250 bin kişi tedavi oldu.

Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde, başıboş köpeklerin ısırması sonucu kuduz tanısıyla tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren 11 yaşındaki Mustafa Erçetin’in cenazesi, köyünde toprağa verildi

İçerik Sayfası Reklam Alanı
 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre her yıl dünyada 59 binden fazla insan kuduz nedeniyle yaşamını yitiriyor. Hastalık özellikle Asya ve Afrika kıtalarında yaygın olarak görülüyor.

Her yıl Asya’da yaklaşık 35.000 kişinin Afrika’da ise 21.000 kişinin kuduz hastalığına yakalandığı tahmin ediliyor.

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 250 bin kuduz şüpheli temas bildirimi yapılıyor ve bunların çoğunluğu da hastalıktan korumak için aşı programına alınıyor.

Bakanlık, insan vakalarının çoğuna kuduz köpeklerin sebep olduğu ısırıkların neden olduğunu kaydediyor.

Resmi verilere göre 2021 yılında Türkiye’de 250 bin 375 kuduz riskli temas görülürken, bunlardan 3’ünde kuduz hastalığı gerçekleşti.

2008 yılından bu yana kuduz vakaları incelendiğinde, en fazla 2014 yılında 4 kişinin kuduz olduğu görülüyor.

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Emine Parlak, Türkiye’de her yıl ortalama 1-2 vaka görüldüğünü belirterek, 2022 verilerinin henüz paylaşılmadığını kaydediyor.

Basına yansıyan bilgilere göre bu yıl tek vakanın Bitlis’te görüldüğünü belirten Parlak, “Kuduz riski artıyor diyemeyiz” değerlendirmesinde bulunuyor:

“Kuduz riski artıyor diyemeyiz. 2008 yılından beri aşağı yukarı hep aynı sayıda kuduz vakası görülmüş.”

“Sadece belki farkındalık arttığı için, sağlık merkezlerine başvuran kuduz riskli temas sayısının arttığını söyleyebiliriz.”

2008 yılında kuduz riskli temas sebebiyle hastanelere başvuran kişi sayısı 190 binken, 2021 yılında bu sayı 250 bine çıkmış. İnsanlar daha bilinçli bir şekilde aşı olmaya gitmişler.”

“Sadece buradaki artıştan yola çıkarak, kuduz riski artmıştır diyemeyiz. İnsanların farkındalığı ile de ilgili olabilir, gerçekten artmış da olabilir.”

Belirti görülmeden önce tedavi şart

Belirtileri görülmeye başladıktan sonra tedavisi olmayan ve ölümle sonuçlanan bir hastalık olan kuduz, enfeksiyon hastalıkları içinde en yüksek ölüm oranına sahip.

Belirtilerin görülme süresinin dört gün kadar kısa olabileceği gibi; 27 ay, 6 yıl ve hatta 19 yıla kadar uzayan vakaların da olduğu belirtiliyor.

Semptomların ortaya çıkmasından sonra aşıların fayda etmediği ve ortalama 18 gün sonra hastanın hayatını kaybettiği biliniyor.

Dr. Parlak, “Enfeksiyon hastalıkları içerisinde hastalık geliştikten sonra en fazla öldüren hastalık bu, ölüm oranı çok yüksek. Klinik bulgular ortaya çıktıktan sonra iyileşen vakalar çok nadir ama onların da tanısıyla ilgili şüpheler var” diyor.

Ancak belirtiler başlamadan önce uygulanan aşı ve diğer tedavilerle bu ölümcül hastalıktan kurtulabilmek mümkün.

Erçetin’in öldüğü aynı bölgede temaslı hasta taraması yapılırken, köpek tarafından ısırıldığını söyleyen başka bir çocuk zamanında aşı ve immunglobulin uygulanması ile hastalığa yakalanmaktan kurtuldu.

Parlak, “Isırılan bölgeye göre, virüs miktarına göre semptom gösterme süresi değişebiliyor. Mikrobun alınmasından semptom gösterilmesine kadar geçen süre ortalama 1-3 ay. Ama yıllar sonra semptom görülen vakalar da var” diyor.

O yüzden bir kuduz şüphesiyle karşılaşıldığında, mutlaka, hiç vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerektiğini söylüyor:

“Kuduz virüsünün girişinin ve ilerlemesinin durdurulması için en önemli basamak yara içine basınçlı bol su verilerek, yaranın su ve sabunla 10-15 dakika temizlenmesidir. Bu şekilde kuduz hastalığı %90 oranında önlenmiş olur.”

“Böyle bir temasla karşı karşıya geldiklerinde en önce yapmaları gereken şey bol su ile bölgeyi yıkamak. Bizim için en önemli şey, ilk müdahaleyi bol su ile yapmak. Daha sonra en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”

Yüzde 36 oranında sığırlardan bulaşıyor

Dr. Parlak, Türkiye’deki kuduz vakalarının %90 oranında evcil hayvanlardan bulaştığını kaydediyor. İlk sırada köpeklerden bulaşan kuduzlar bulunuyor.

Parlak, Türkiye’deki vakaların %43 oranında köpeklerden, %36 oranında sığırlardan bulaştığını kaydediyor ve “En çok gördüğümüz bulaş yolu hayvan ısırıklarından tükürükle bulaşmadır” diyor:

“Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Türkiye, kuduz açısından endemik bölge olarak değerlendiriliyor. Çünlü vaka oranı sürekli devam ediyor. Kuduz Türkiye’de Afrika ya da Asya’nın belli bölgelerinde olduğu kadar yoğun değil ama yine de temas olasılığı fazla.”

Parlak’a göre, sokaktaki her hayvana da kuduz riski gözüyle bakmamak gerekiyor. Nitekim bütün temaslar da kuduzla sonuçlanmıyor.

Peki, bir sığırda ya da köpekte kuduz riski olduğunu nasıl anlayabiliriz? Parlak, “Hayvanda sinirlilik, korkaklık, saldırganlık ve ısırma isteği görülüyor” diyor:

“Yutma güçlüğüne bağlı olarak ağzının kenarlarından salyalar akıyor ya da ayaklarında felçler görebiliriz, bu hayvanlardan uzak durmamız ve en kısa sürede tarım orman müdürlüğüne haber vermemiz gerekiyor.”

İnsanlardaki belirtilerini ise, “ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı, sinirlilik ve ilk ısırılma yerindeki yanma ve karıncalanma hissi çok tipik bir belirti. O bölgede bir karıncalanma olması genelde buna işaret ediyor” şeklinde sıralıyor.

Uzmanlar kuduz hastalığı ve kuduz riskli temas olgularıyla mücadelede başarılı olabilmek için olguların kayıtları düzenli tutulması, yaban hayvanlarının oral yem ile aşılanma çalışmalarına devam edilmesi ve halkın erken başvuru konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Yorum Yap